BEN ve TERA

Bir gün babamın arkadaşının evine gittik. Evin çok büyük bir bahçesi vardı. Çok fazla hayvan vardı. Babam arkadaşıyla sohbet ederken biz de oyun oynuyorduk. Tam mutfağa girince zil çaldı. Babamın başka bir arkadaşı daha geldi. Benim yaşlarımda bir oğlu vardı. Adı Tarık’tı. Biz Tarık’la oyun oynamaya başladık. Mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Tarık’la gidip baktık bir şey bulamadık ve oyunumuza devam ettik. Sonra yine sesler geldi. Bu sefer seslerin dolabın içinden geldiğini fark ettik. Dolabın kapağını açar açmaz  iki kahverengi göz bana bakıyordu. Aniden dolabın içine saklandı. Biz tam anlayamadık. Sonra tekrar bakınca küçük bir fare olduğunu anladık. Buzdolabından peynir bulup dolabın dışına bıraktık. Bekledik, fare yavaşça saklandığı yerden çıkıp peyniri yedi. Sonra camdan kaçıp, bahçeye çıktı. Biz de peşinden çıktık. Bir kedi koşarak fareyi kovalıyordu. Fare bahçeden dışarı çıkıp, kaçtı. Sonra kedi bana baktı. Yanıma geldi, ben onun başını okşadım. Sonrasında ben nereye gidersem kedi peşimden gelmeye başladı. Birbirimizi çok sevdik. Babamlara kediyi eve götürmek istediğimi söyledim ve babam kabul etti. Kediyi önce veterinere götürdük, aşılarını yaptırdık. Oradan eve götürdük. Adını da simsiyah olduğu için ‘Tera’ yani Latince’de kara anlamına gelen bir isim koyduk. Artık benim çok tatlı bir kedim olmuştu. Aradan bir sene geçti. Benim bazı yerlerimde kırmızılıklar olmaya başladı. Vücudumun her yeri kaşınmaya başladı ve bir türlü geçmiyordu. Sonra doktora gittik ve alerji testi yaptırdık. Benim kedi tüyüne alerjim varmış. Çok üzüldüm. Tera’yı ona aşılarını yapan veterinere vermek zorunda kaldım. Sonra kaşıntım geçti. Tera’yı çok merak ediyorum. Umarım o da beni merak ediyordur.

(Visited 26 times, 1 visits today)