Depresyon ve Gelişmiş Ülkeler

Depresyon nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı etkileyen yaygın ama tedavi edilebilen bir hastalıktır. Depresyon insanda sürekli devam eden bir mutsuzluğa sebep olur. Depresyonla yaşayan bir insan genellikle hayattan zevk ve keyif almaz. Depresyon genellikle yaşanan kötü bir olaydan ötürü ( mesela bir yakınının ölümü gibi) tetiklenir ve bu hastalık yardım alınmadığı sürece devam edebilmektedir. Dünya çapında yaklaşık 121 milyon insan depresyonla yüzleşmektedir.

Çoğunlukla depresyonun gelir eksikliği nedeniyle oluşan kaygılardan ortaya çıktığı düşünülür. Ancak araştırmalar göstermektedir ki refah seviyesi yüksek ve yoksulluğun az olduğu ülkelerde depresyon hastalığının yüzdesi refah seviyesi düşük ve yoksul ülkelerde çok daha fazladır. Fransa’da nüfusun yüzde 21’i depresyonla mücadele etmektedir. ABD’de depresyonlu kişilerin oranı ise yüzde19’dur. Oysa daha az kalkınmış ülkelerde bu oran çok daha düşüktür. Örneğin Meksika’da bu oran yüzdesi 8’dir. Bir araştırmaya göre daha fazla geliri olan insanlar depresyona yakalanma ihtimalleri az geliri olan insanlara göre daha fazladır.

Yapılan araştırmalar bunun nedenlerini yeterince açıklayamamaktadır. Bana göre bunun çeşitli sebepleri vardır:

  • Yüksek gelirli bir işte çalışmak kolay bir iş değildir. Genellikle bu tür işler uzun süreler, masa başı çalışma ister ve bu tür işler çok büyük bir başarı ve az hata payı ister. İnsanlarda kaygı ve stres yaratan bu işler depresyona sebep olabilir.
  • Elde edilen parayı harcayacak bir yer bulamamak modern dünyada neredeyse imkansızdır. Ne kadar paranız olursa olsun her zaman harcayabileceğiniz yerler vardır. Yüksek gelirli insanlar bile bu kadar seçenekli bir dünyada paralarının kaliteli ve ihtiyacı oldukları şeylere yetmediğini düşünebilir. Bu düşüncede depresyona sebep olabilir.
  • Yüksek gelirli işler genellikle masa başında saatlerce çalışmayı gerektirmektedir. Bu tür masa başı işler sosyalleşmeyi engelleyerek insanların yüz yüze konuşmalarını engellemektedir. İnsanlarla konuşmak ve sosyalleşmek depresyonu önlemek için önemli bir husustur. Ayrıca modern binalarımız ve yüksek teknolojili araçlarımız insanların dışarıya çıkma isteğini azaltıyor. 5 yaşında bir çocuk bile yaşıtlarıyla dışarda vakit geçirmek yerine evlerinde kalıp oyun oynamayı tercih ediyor. Doğadan ve açık havadan kopma depresyona sebep olabilir.
  • Farklı bir bakış açısından bakarsak gelişmiş ülkelerde depresyonlu kişi sayısı değil depresyon teşhisi fazla olabilir! İlaç endüstrisi daha fazla para kazanmak için depresyonu olmayan ama sadece üzgün veya kaygılı hisseden insanlara depresyon teşhisi koyarak onlara ilaç satıyor olabilir. Ne kadar fazla teşhis koyarlarsa o kadar fazla ilaç satarlar, bu da onlara önemli bir gelir sağlar. Bu yüzdende gelişmiş ülkelerde depresyon teşhisi yüzdesi çok yüksek olabilir.

Bazı sorunları çözmek için sosyal ilişkilerin geliştirilmesi gereklidir. Mesela iş ortamlarında arkadaşlığı geliştirecek aktiviteler yapılabilir. Grup çalışmaları teşvik edilebilir. Böylece insanlar da etkileşime girebilir. Ayrıca spor gibi kafa dağıtıcı ve sağlıklı aktiviteler depresyonu azaltmada önemli rol oynar. Teknolojiye bağımlılık da bu aktiviteler le azaltılabilir. Yüksek gelirli insanlar yoksulluk gibi sorunlar yaşayan insanlara yardım edebilir. Yardım organizasyonuna gönüllü olarak katılarak insanlara yardım etmeleri kendi sorunlarını hafife alıp diğer insanların sorunlarını önemsetebilir. Bu tür aktiviteler ile yararlılık duygusu artar ve depresyon bir sorun olmaktan çıkar.

(Visited 119 times, 1 visits today)