DUYDUKLARIMA İNANAMIYORDUM!

Merhaba ben Zoe, 10 yaşındayım. Bebekken geçirdiğim bir hastalık sonrasında işitme kaybım oluşmuş; hem de iki kulağımda da sıfır işitme. Buna “profoundly deaf” yani “sağırlık” diyorlarmış. Başka bir çok işitme bozukluğu çeşidi varmış ama benimki en kötüsüymüş.

Ailem sağır olduğumu bir kaç gün sonra  fark edebilmiş. Hiçbir sese tepki vermediğim için beni doktora götürmüşler. İşitme testi sonucunu aldıklarında içleri rahatlamış. Evet doğru okudunuz. Çünkü daha kötü bir hastalık filan varsa diye çok korkmuşlar, olmayınca da sağırlığıma sevinmişler.

Sağırlığıma dair ilk hatırladığım an okuldaki arkadaşlarımla saklambaç oynadığımız gündendi. Arkadaşlarım bana iyi davranırlardı, benimle konuşabilmek için  işaret dilinden bir işaret öğrenmeye çalışan arkadaşlarım bile olmuştu. Saklambaç oynarken saklandığım yere bir arkadaşım gelir, elimden tutar ve koşarak ebeyi sobelerdik. O gün kimse yanıma gelmedi. Saklandığım yerde ne kadar beklediğimi hatırlamıyorum. Çıktığımda etrafta kimse yoktu. Çok üzülmüştüm. Ertesi gün öğrendim ki meğer bir köpek görüp onun peşinden gitmişler, gülüşüp koşmalarını duyamadığım için de ben gidememiştim. Bunu bana yazarak anlattılar, beni unuttukları için üzgün olduklarını yazdılar. Affettim…

Geçen yıl Kulak Burun Boğaz doktorum yeni bir işitme cihazından bahsetti. Daha önce bir çok cihaz bende denenmişti ama hiç biri fayda etmemişti, artık bu denemelerden sıkılmıştım. Çünkü her deneme öncesi heyecanlanıyordum, içimde bir umut oluyordu sonra hayal kırıklığı… Annem ve babam pes etmiyorlardı, bu da denenecekti. Beni yine uyutup kulak içine cihazı yerleştirdiler. Uyandığımda “biiip” diye bir ses duydum! Duymama dair ilk anım bu. Cihazın çıkardığı bir sesmiş bu. “Ses denen şey böyle bir şey mi?” diye düşündüm. O anda yine hiç tanımadığım bazı sesler duydum; annemle babamın ağız hareketlerini gördüğümde bu seslerin onlara ait olduklarını anladım. Duyduklarıma inanamıyordum! Heyecandan benim de ağzımdan sesler döküldü; kendi sesimi duymuştum! Hepimiz çok mutluyduk. Eve dönerken her sese ama her sese dikkatimi verdim; kuş cıvıltıları, yaprakların hışırtısı, korna sesleri, bebek ağlaması, uçak sesi… rüzgârın bile sesi varmış meğer. Bir tek güneşin doğuşunda ses çıkarmamasına çok şaşırdım. Böylesine büyük bir enerji kaynağının sesi yok. Hayalimde vardı…

Geçen yıldan bu yana her şeyi duyabiliyorum. Konuşmayı da öğrendim. Biliyorsunuz doğuştan sağır olanlar konuşmayı tam olarak yapamıyorlar çünkü konuşma duyularak geliştirilen bir yetenek. Ben artık hızlı bir şekilde konuşabiliyorum. Arkadaşlarımla saklambaca devam, futbol kulübüne yazıldım; en sevdiğim anlar tribünden gelen “Gooool” sesleri. Koroya da başlamak istiyorum çünkü müzik muhteşem bir şey. Hâlâ duyduklarıma inanamıyorum.Her gün yeni bir sesi farkediyorum. En güzel yanı ne biliyor musunuz? Çok yüksek ve kötü bir ses mi var? Hooop cihazımı sessize alabilirmişim. Yine de hiç denemedim, hayatı yine sessize almak istemiyorum.

Umarım işitme sorunu olan herkes benim gibi hayatın seslerini duyabilir.

 

*Amerika’da yaşayan Zoe’nin gerçek hayat hikâyesinden esinlenerek kurguladım.

 

 

 

(Visited 66 times, 1 visits today)