En Önemli Parçamız Müzik

Müzik; hayatımızın her anında var olan, en zor anlarımızda bizi mutlu eden kutsal bir uyumdur. Şiva’nın dansının kusursuz bir örneğidir. Tanrısal niteliklere sahip bu kutsal güç; sizi üzebilir, yeri geldiğinde mutlu eder, yeri geldiğinde ise pes etmemenizi sağlar. Hayatlarında müziğe yer vermemiş kimseler, ruhen noksandırlar. Zihnimiz doyum noktasına ancak müzik dinleyerek yaklaşır.

Müzik, hayatla aramızdaki bağı sağlayan o halat iplik iplik ayrılmaya başladığında bizi hayatta tutar. Akıl hastanelerindeki hastalara müzik tedavisi uygulandığında yüksek oranda başarı elde edildiği gözlemlenmiştir. Bunun sebebi müziğin akıl sağlığına iyi gelmesidir. Müzik dinemeyen insanlar müziğin bu büyüleyici ve ahenkli tedavisinden mahrum kalırlar, zihinleri fakirleşir ve zor zamanlarda, değer verdikleri her şeyi kaybedince ve elleri boş kalınca –ki bu mutlaka olacaktır- tutunacak dalları kalmaz. Kendi akılları içinde sıkışıp kalacaklardır işte o zaman bu kişiler, en ufak kaçış yolu olmadan.

Müzikler tıpkı sinek kâğıdına yapışan sinekler gibi anıları içlerine hapsederler. Kimi zaman en eğlenceli müzikte hüzünleniriz, zor zamanları hatırlarız. Kimi zaman ise en hüzünlü müziğin içinde kendimize ait neşe kırıntıları buluruz. Müzik hafızadır, müzik anılardır. Müziksiz yaşayan ki buna yaşamak diyemeyiz, geçmişinden kopmuştur. Değerli anılardan uzaktır. Hayatını kullanmayı bilememiştir.

İnsanları birleştirir ve ölümsüz kılar müzik. Aralarında milyonlarca kilometre olan insanlar müziğin kırılmaz bağlarıyla bağlanır. Ünlü müzisyenlere baktığımızda Bach Dönemi’nin ünlü sanatçısı Vivaldi’nin adının hala ağızlarımızda olmasının sebebi müziktir. Vivaldi’nin ölümü müzik tarafından engellenmiştir.

Müziğin algıları değiştirip insanları kontrol edebilir. Savaş bandoları askerlerin moralini düzeltmek ve korkunun kurduğu egemenliği yıkıp onları tekrar kontrol altına almak için kullanılırdı. Müzik ile insanlara kendi kültürünüzü veya fikirlerinizi benimsetebilir ve onları kontrolünüz altına alabilirsiniz. Müzik ile ilgilenmeyen kişi bu ölümcül gücün farkında bile değildir ve bu gücü kullanamaz. Ünlü dünya liderlerinden bazıları her anlamda öteki ülkeleri ele geçirmek için kültürlerini zorla benimsetiyor ve bunun için de müziği kullanıyor. Böylece ülkeler kendi benliklerinden ve milliyetçilik duygularından koparak daha kolay kontrol altına alınabiliyorlar. Belirtmek isterim ki bu yöntemin dâhiyane bir fikir olduğunu düşünüyorum. Sonuçta müzik en önemli milli kültür ögelerimizden biri.

Müzik sadece egemenlik getirmez, ayrıca gelişmeyi de sembolize eder. Örneğin Almanya 2. Dünya Savaşı’nda aldığı hasarı müzikle telafi etmiş, eski günlerine dönmeyi amaçlamıştır. Rönesans ile bütün dünya bulunduğu o karanlık çukurdan aydınlık çağlara doğru yol almıştır yapılan yenilikler sayesinde.

Müzik; Evrenin Dansı’dır, aydınlık ruhlardır, tedavidir, anılardır, ölümsüzlüktür. Egemenlik ve yeniliktir müzik. Kısacası müzik hayatımızın en önemli parçasıdır ve hayatında müzik olmayan birini ifade etmek için sadece bir sözcüğün kullanılması doğrudur: eksik. Nietzsche’nin de belirtiği gibi, ‘’Müziksiz bir hayat hatadır.’’

 

 

 

 

 

 

(Visited 87 times, 1 visits today)