EŞİTLİK VE ADALET TOPLUMU NASIL ETKİLEMEKTEDİR?

İçinde yaşamakta olduğumuz sosyal toplum çevresi ve adeta bir mekanizmaya ait çarklar gibi işlev göstermekte olan toplumsal düzen biz insanlara belirli sınırlamalar içerisinde yaşamamız gerektiğini, her bireyin doğuştan var olan etnik köken, aile ve içinde doğduğu toplumun dini ve bunun yanında sonradan kazanılan bazı değerler biz bireyleri sosyal sınıflara dağıtma ve buna uygun şekilde davranma çabası içindedir. Bu nedenle birtakım olaylara her zaman objektif bir şekilde bakmak birçoğumuz için oldukça zor ve yanıltıcı olabilir. Bu sebeple herhangi bir konuyu derinlemesine araştırıp ele almaya çalıştığımızda belirli perspektif ve bakış açılarını sürekli olarak değiştirerek adalet ve eşitlik olgularını incelemeye çalışabiliriz.

Eşitlik ve adalet bir açıdan bağlantısı olan fakat konuların özüne inildiğinde işin içine birçok yeni etmen girmesiyle birbirinden bir sürü dal içinde ve şekilde farklılaşan iki farklı düşünsel sosyolojik argüman olarak düşünülebilir. Günümüz toplumunda bireyler, her ne kadar birbirlerine benzemeye ve toplumda en fazla kabul görecekleri şekilde davranmaya çalışsalar da hiçbir birey, bir sosyal grup içerisindeki yaşamları süresince kendi farklılıklarından soyutlanamayacağı gibi aynı zamanda bu farklılıklarla yaşamak zorunda kalacak ve buna göre tepki görmesi gerekecektir.

Bir bireyi incelemeye çalışırken o kişinin sosyoekonomik durumunu, etnik kökenini ve içerisine dahil olduğu tüm farklılaştırıcı olguları göz önünde bulundurarak bir sonuca varmaya çalışabiliriz. Eşitlik dediğimiz kavram, her bireye kişilik ve koşulları göz önüne alınmaksızın belirli bir somut olayda veya olaylar çerçevesinde aynı hakları, imkanları ve desteği vermek ve deneği (bireyi) buna göre inceleyip yargılamaya verilen kavram ismidir. Eğer bir insana, onun geçmişi, yaşadıkları, yaptıkları ve varlıksal olarak kendi bütünleyici durumu hesaplamaya katılmadan yargılanma yapılırsa adaletsiz olma kavramı burada devreye girecektir.

Adalet, eşitliğin tersine insanların ne faz ve durumlardan geçerek şu an bulundukları duruma gelebildiklerini, kişisel veya fiziksel, somut veya soyut etmenlerin ortaya konularak değerlendirildikleri ve buna göre yargılandıkları, idare edildikleri durumdur. Bu sayede çoğu yasama aşamasında ülkeler mental sağlığı bozuk veya hasarlı bir birey ile sağlıklı ve bilinçli kararlar verebilen bir bireyi aynı kefene koymaya çalışmayıp, deneklerin bulundukları şartlar göz önüne alınarak durum değerlendirilmesi farklı şekillerde yapılabilir.

Örnek verilmesi gerekirse, adalet ve eşitliğin belirli olan farkı, birçok yerde ve şekilde günlük hayatımızdan örneklerle anlatılabilir. En basit örneklerden biri şüphesiz her öğrencinin empati kurabileceği okul içi değerlendirmelerde yatıyor. Herhangi bir ders veya konuyu belirli şekillerde öğrenebiliyorsa fakat öğretim bunu ona sağlayamıyorsa adaletsiz ama yine de diğer bireyler ile eşit haklarla, aynı şekilde eğitim görmesi eşitlikçi bir ortam oluşturmuş olacaktır.

Sonuç olarak, insanlara eşit değil adaletli davranılması hem etiksel hem de mantıksal açıdan daha mantıklı olsa da her bireye adaletli davranmak herkesin farklı davranılmasını gerektirdiği nedeniyle tüm bireylere eşit hakkı sağlamak çok daha pratik ve kolay olacaktır. Günümüz toplum düzeninin sorunu da burada yatmaktadır. Herkes birbirine eşitlikçi bir şekilde davranabilse de kimse gerçekten adaletli olmayı istememektedir.

Image result for equality and equity

(Visited 268 times, 1 visits today)