Gerçekdışı İnançlar

Batıl inanç, dine ve esaslarına aykırı olduğu halde, adeta dinî bir emir veya yasakmış gibi kabul gören, aslında gerçeklerle bağdaşmayan, nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar ulaşmış, bazı sözlerin, rakamların, davranışların ve nesnelerin arzu edilen veya edilmeyen sonuçlar doğuracağına dair yanlış ve bilimsel olmayan inanışlardır. İnsanların hayatlarında ciddi bir yere sahip olan bu inanışların çoğu bir temele dayanmayan ve gerçekdışı ögeler barındırır.

Batıl inançların kaynağı kesin olarak bilinmemekle birlikte tarihi çok eski dönemlere uzanır. Ancak binlerce yıl önce adeta bir mit olarak ortaya çıkan batıl inançlar, yaşadığımız çağda insanlar üzerinde hala etkilidir. Kimi zaman başımıza gelen kaza veya şanssız olaylara bir neden bulamadığımızdan, kimi zaman daha iyiye ve güzele sahip olmak istediğimizden, kimi zaman da yanlış giden şeyler olduğunu bilip de içinden nasıl çıkacağımız konusunda bir yol bulamadığımızdan batıl inançlarımıza sığınırız. Bu bağlamda batıl inançlar yaşamın her alanında olan, kişileri yönlendiren, karar alma süreçlerini etkileyen ve hatta tutumlarını değiştiren bir olgu olarak karşımıza çıkar.

“Aynanın kırılması 7 yıl uğursuzluk getirir.” “Yolda kara kedi gördüğüm zaman işlerim bütün gün yolunda gitmez.” “Merdiven altından geçmenin gibi uğursuzluk getireceğine inanıyorum.” “Bir evin çatısında baykuş öttüğü zaman birinin öleceğini düşünürüm.” Bu cümleleri hepimiz sık sık duyarız.  Kahve falına baktırmayan ya da burcunun günlük yorumunu hiç okumamış olanımız da yoktur herhalde. Evini Feng Shuiye göre döşeyenler, büyüye inananlar, muska yaptıranlar ve cevşen taşıyanların sayısı da hiç az değildir. Yine türbeye giderek çocuk sahibi olacağına inanan birçok kişi vardır.

Batıl inançlar yalnızca ülkemizde değil diğer kültürlerde de bulunmaktadır. Tabii ki farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde farklı yansımalar olarak. Pek çok batıl inanç tüm dünyada çocukluk dönemlerinde öğrenilmekte ve hiç sorgulamadan ömür boyu sürdürülmektedir. Batıl inançların devamlılığını sağlayan en büyük etken, bireye yarar sağladığına yönelik inançtır. Bir başka deyişle farklılıklar içindeki ortak nokta batıl inançları olan insanların bunu yaşamlarına aktardıklarında duydukları rahatlamadır.

Yaptıkları davranışlar verdikleri kararlar sonucunda başlarına gelen kötü olayları bazen “kader” bazen de “şans” olarak yorumlayanlar sorumluluklarından kaçmakta veya yaşadıkları olumsuz duygulardan hızla uzaklaşmaktadırlar. Evlilik ya da çocuk sahibi olma gibi önemli kararların alındığı dönemde kişiler, kendilerine duygusal anlamda bir destek verdiğine inanırlar. Bu ruh halini kendi kendilerine yeterlilik düzeyinin azlığı ile bağdaştıran çalışmalar mevcuttur. Ancak gelecek kaygısı ve olası kötü olaylara karşı bir tür önlem olarak değerlendirilen batıl inançların, kişilerdeki korku ve kaygı düzeyini düşürdüğüne yönelik de birçok araştırma bulunmaktadır. Aslında tüm bunlar bireyinin belirsizlikler karşısında hissettiği güvensizlik duygusuyla yakından ilgilidir.

2012 yılında ABD’de gerçekleştirilen bir araştırmaya göre Amerikan toplumunda da tahtaya vurmak %51 ile en yaygın batıl uygulama olarak tespit edilmiştir. Ünlü yazar Juidth Viors, “Bâtıl inanç aptalca, çocukça, ilkel ve irrasyonel bir şeydir. Ama bir tahtaya iki kere vurmanın da ne maliyeti var ki? “ diyerek batıl inançları, genellikle iyi şansa sahip olmak ya da kötü şansı yok etmek amacıyla kullanıldığına dikkat çekmiş; insanların bu şekilde rahatlamalarında herhangi bir sıkıntı olmayacağı üzerinde durmuştur. Analitik psikolojinin kurucusu olarak kabul edilen Carl Gustav Jung, batıl inançları yaşamın gerekli parçaları olarak tanımlamış;  onlara sığınarak yaşamsal bir bilinç alanında korunduğumuzu dile getirmiştir.

Sonuç olarak günümüzde her şey bilimsel açıklamalara dayanıyor; akılla ve çağdaşlıkla bağdaşmayan unsurlar değer bulmuyor. Ancak bireylerin kaygı düzeylerine, eğitimlerine, mesleki durumlarına, cinsiyetlerine ve yaşadıkları coğrafyaya göre bir takım değişiklikler gösterse de batıl inanç dediğimiz alışkanlıklar sürüyor.Gerçekle ilgisi olmayan ve irrasyonel düşünce yapısı üzerine kurulu batıl inançların, tüm toplumlarda yüzyıllar boyunca toplumlarda devam etmesinin bir nedeni olması gerekiyor. Bu nedenin temelinde ise beraberinde getirdiği psikolojik rahatlamanın yattığı aşikar.

(Visited 71 times, 1 visits today)