Görünmez Düşman

2020 yılının başından beri 7/24 gündemimizde olan korona virüsü gittikçe daha da çok yayılıyor. Her ne kadar gerekli önemler alınsa da virüsün gözle görülememesinden ya da taşıyıcı insanların hasta olduklarının farkında olmadan topluma karışmasından kaynaklı olarak önlemler yeni vaka sayıları azaltılamıyor. Aynı zamanda virüse kesin bir tedavi bulunamaması durumu daha da zorlaştırıyor. Bu zorluğun üstüne sürekli artan yeni vakalar da eklenince durum altından kalkılamayacak bir hal alıyor.

Yeni vakaları belirlemeyi kolaylaştırmak isteyen ülkeler yeni cep telefon uygulamaları kullanarak hem kendi işlerini kolaylaştırıp hem de insanları bilgilendirmeyi amaçlıyorlar. Her ülkenin ürettiği uygulamalar aynı oranda etkili değil tabi. Aynı zamanda bu uygulamaların sakıncalı olduğunu düşünen bir kesim de var. Bazıları ise GPS bilgilerinin kullanılmasından rahatsız. Her ne kadar her uygulama GPS takibi yapmasa da temas takibi yapan çoğu uygulama bu yolu kullanıyor. Bu durumdan rahatsız olanlar da olduğu için bluetooth kullanarak yeni uygulamalar üretmeye çalışıyorlar. İnsanların rahatsız olma nedenlerine hak verilebilir çünkü nereye gitseler adımları takip ediliyor ve her zaman peşlerinde biri varmış gibi hissediyorlar. Yeni çıkan bir diğer teknoloji ise yüz tanıma sistemi uyguluyor. Şehrin her tarafına yerleştirilmiş olan kameralardan insanların nereye gittiklerini görüntüleyebiliyorlar. Bu durumlarda 7/24 konumlarına erişiliyor olmasını ve gittikleri her yerde kameralarla izleniyor olmaları özel hayatın gizliliğinin ihlali olarak görülüyor.

Yapılan bu uygulamayla insanların en son nerede bulunduklarını, en son kiminle konuştuklarını tespit edebiliyorlar. Her yeni bir vaka tespit edildiğinde onun taşıyıcı olduğu dönemde kimlerle iletişimde bulunduğuna bakıp o kişilere de test yapıyorlar. Eğer böyle bir sistem olmasaydı hasta olan kişinin etkileşimde bulunduğu kişilerde hastalık belirtileri görülene kadar topluma karışmaya devam ediyor olurlardı. Bu da farkında olmadan daha fazla kişiye virüsün bulaştırılması ve virüsün yayılımının engellenememesi durumuyla karşı karşıya kalmamıza neden olurdu. Türkiye’den örnek verelim. Türkiye’de “Hayat Eve Sığar” uygulamasıyla insanlar etraflarında hasta olan birileri var mı yani çevrelerinde virüs yayılmış olabilir mi diye bakabiliyorlar. Aynı zamanda getirilen kare kod uygulamasıyla girdikleri ortamın ne kadar tehlikeli olduğuna bakabiliyorlar. Uygulamada sorulan sorularla yeni vakaları tespit edilmeye çalışıyorlar.

Kısacası bu uygulamalar gizlilik açısından rahatsız edici bulunsa da virüsün yayılmasının takibi için çok önemli. Bu şekilde yeni vakaların sayısı olabildiğince azaltılabilir. İnsanlar bir süre bu durumu olabildiğince görmezden gelmeye çalışmalı çünkü sonuç olarak bu uygulamaların hepsi onların sağlığı düşünülerek yapılıyor. Belki ileride yapılacak olan düzenlemeler ve yeni uygulamalar insanları daha rahat ettirecek şekilde yapılabilir.

(Visited 54 times, 1 visits today)