KUZBAĞI KÖYÜ (revision)
KUZBAĞI KÖYÜ (revision)

KUZBAĞI KÖYÜ

Her yaz tatilinde gittiğim Kuzbağı Köyü, annemin hayatının yarısını geçirdiği yerdir. Tokat’ın Reşadiye ilçesindedir.

Dağların eteklerinde yerleşik olan köyün kuruluş tarihi tam bilinmemekle birlikte köyün eskilerine göre 1700 yıllarına dayanmaktadır. Köy, Reşadiye ilçesinin en eski yerleşim yerlerinden biridir ve Danişmentliler zamanına kadar dayanır. Köyün kurucusu, Osmanlı Yanıkkale kuşatmasında yeniçeri ağası olarak adı geçen Ömer Paşa’dır. Köyün eski adı Kozbağı’dır ve bu cevizbağı anlamına gelir ama bu ad zamanla Kuzbağı’na dönüşmüştür. Köy 1999 yılında belediye olmuş ama 2014’te çıkan yasayla yeniden köy konumuna gelmiştir.

Köyden şehirlere çok fazla göç olmuştur ve bu yüzden nüfusu kışları 200’ü bulmaz. Yaz aylarında köy ne kadar kalabalıksa kışları da o kadar ıssızdır.  Bununla birlikte emekli olup köye yerleşenlerin sayısı da gitgide artmaktadır.

öye girdiğinizde sizi ilk önce cevizlerin ve ineklerin birbiriyle karışmış kokusu karşılar. İlk başta bu kokuyu yadırgarsınız ama şehirdeki egzoz kokusundan sonra alışırsınız. Sağınızda köyün çoğu yerinde bulunan çeşmelerden vardır. Bu çeşmelerden akan su dağlardan gelir bu yüzden buz gibidir ve tadı da enfestir. Biraz ilerlediğinizde en az yarım yüzyıllık kerpiç evleri ve yeni yapılan, köy özelliğine uymayan betonarmeleri görürsünüz.

Yazın köydeyseniz büyük ihtimalle evlerin sergiliklerinde (teras) dağlardan topladıkları kuşburunlarını kaynatıp marmelat yapan, erişte kesen ya da armut pekmezi kaynatan kadınlar vardır.

İki üç adım daha giderseniz köyün meydanına ulaşırsınız. Köyün meydanında sonradan yapılan kırmızı çok katlı bir bina vardır. Bu binada iftar yemekleri, mevlitler verilir ve çeşitli resmi işler yapılır. Meydanda oturmak için kütükler vardır ve genellikle köyün erkekleri burada toplanıp sohbet ederler.

Meydanın biraz gerisinde cami vardır. Cami, Ramazan ayında kılınan Teravih namazlarında çok kalabalık olur. Ayrıca caminin yanında bir bina görürsünüz. Burası eskiden market olan ama iki üç yıl önce kapandığı için köy halkını ihtiyaçlarını karşılamak için şehre inmeye zorlayayerdir.

Meydandan bir 100 metre daha ileriye giderseniz Kelkit Irmağının bir kolu olan Delice çayını görürsünüz. Burası çayın üstündeki köprüden dolayı köprü yanı adını almıştır. Eskiden adı gibi delice akan bu su, köyün yukarısında yapılan HES yüzünden son yıllarda şiddetini kaybetmiştir. Suyun buz gibi olmasına rağmen genellikle erkek çocukları yazları burada yüzüp sonra da kayaların üstünde güneşlenirler. Çayın yanında dağdan gelen suların oluşturduğu pınarlar vardır. Suyun tadının çok güzel olmasından gerekli diğer köylerden su içmeye gelen çok olur.

Köprü yanının en önemli özelliği çayın sağında kalan 300 yıllık kocaman gövdesiyle büyüleyen ve anıları canlandıran ceviz ağacıdır. Ağacın gövdesi o kadar geniştir ki, çevrelemek için en az altı insan gerekir. Yemyeşil yapraklarıyla, upuzun dallarıyla gölgesinde birçok insanı barındırır. Eşsiz lezzetteki cevizlerinin tadı unutulmaz.  Bu ağacın köydeki her insanda ayrı bir etkisi vardır.

Köprü yanının biraz ilerisinde bir su değirmeninin yıkıntıları vardır. Bu değirmen size eskiden hayatın ne kadar zor olduğunu hatırlatır. Dedemin de hissedarı olduğu ve bizzat çalıştığı bu yer aynı zamanda da birçok kişiye ekmek tekneliği yapmıştır.

Köprü yanı ve Delice çayı köye hayat verir.

Köye biraz uzak olan ve köyün köprü yanından başka meşhur olan bir başka şeyi de yaylalarıdır. İki tane yayla vardır: Çitlice ve Akpınar. Çitlice daha çok piknik yapmalık, Akpınar ise yazın sıcağından kurtulup, dağın tepesinde serin havada kalıp hayvancılık yapmak içindir.

Çitlice’nin ortasında boş düzlük bir alan vardır, bu alanın etrafını ise çam ağaçları çevreler. Köy halkı buraya gelip çam ağaçlarının gölgesinde piknik yapıp, dinlenirler; boş alanda ise top oynarlar, ip atlarlar ve halay çekerler. Bu yaylada her yıl bir kere şenlik düzenlenir. Boş alanda yarışmalar yapılır ve çok eğlenilir.

Akpınar’da yaz aylarında resmen kış yaşanır çünkü burası tam anlamıyla dağın tepesindedir. Sabah saatlerinde yere inmiş sis ve çam ağaçlarının üzerinde oluşan kırağılar vardır. Akpınar biraz ıssızdır, genellikle geceleri kurtların uluma sesleri duyulur.

Kuzbağı Köyü, yeşil bir cennetin ortasına kurulmuş, teknolojiden uzak bir yerdir. Hayata kısa bir süreliğine ara vermek ve şehir ortamından uzaklaşmak için idealdir. Hala hayatınızda köy ortamı görmediyseniz bu deneyimi yaşamanızı şiddetle tavsiye ederim. Hepinizi köyüme beklerim.

Kaynakça: http://www.kuzbagikoyudernegi.com/

(Visited 986 times, 1 visits today)