Öz ve Özün Ötesi

İnsanların temel özellikleri olan ”merak” ve ”zeka” birleşince oluşan kombinasyon, insanları sınırlara götürüyor, sınırları zorluyor, teknolojiyi geliştiriyor ve onları bir sonraki adım için güçlü kılıyor. Bu kombinasyonların güzel bir sonucu olan uzay da insanların ilgi odağına yerleşmiş durumda. Her gün uzaydan yeni bir gelişme bekleniyor. Aslında gelişen uzay değil, keşfeden bizleriz. Sınırsızlığını keşfettiğimiz bu sonsuzluk hakkında yeni bilgiler edinmek istiyoruz, bunun sebebi de kombinasyonun yapı taşlarından ”merak”. Böyle bir durumda da uzayı hak edenler yalnız astronotlar olmaktan çıkıyor. Şu ana kadar hep araştırmalar, gözlemler ve keşifler amacıyla gidilen; sadece yeterli donanıma ve bilgiye sahip ”astronotlar”ın gidebildiği bir yer olan uzay için insan ırkının başka planları şekillenmekte.

NASA, şu sıralar uzayı ”turizm” amaçlı kullanmaktan bahsediyor. Gönüllü turistlerin geride bırakacakları şeyler, hayat riskleri ve verecekleri 250 bin dolar hakkında tekrar tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum. Öte yandan bu parayla edinebilecekleri başka bir deneyim olan dünyayı gezme fikrini de akıllarının bir köşesine yazmalılar. Şahsen aynı miktar parayla edinilebilecek iki eşsiz deneyimden birini seçme şansım olsa ben kesinlikle dünyayı gezmeyi seçerdim.

Bunun birkaç sebebi var elbette. Bunlardan ilki özden çıkış için özü tanıma felsefesine inanmam. Bu fikre göre her şey özden başlar; çekirdeğini tanımayan biri orada kalmaya mahkumdur. Önce özünü tanımalıdır insan. Dünyayı yani. Yaşadığı gezegeni tanımalıdır ki yaşama olanağı olan gezegenler hakkında fikir sahibi olabilsin. Tarihini, kültürünü, fiziksel özelliklerini, katmanlarını, insanlarını iyi tanımalıdır mesela. Bunlarla bağlantılı sorduğu her soru bir sonraki sorunun dışa dönmesini, uzayla ilgili olmasını kolaylaştıracaktır.

İkinci bir sebep ise, benim düşünceme göre dünyanın daha gezilebilir olması. Demek istediğim şu: Uzay boşluk, yalnızlık, ve sonsuzluktan ibaret. Görebileceğin manzara, yolculuk deneyimin ve tüm o duyguların dışında yaşanabilecek korku, endişe, yalnızlık ve risk benim üstlenebileceğim yükün çok ötesinde. Bu yüzden dünyanın doğal güzellikleriyle, çeşit çeşit canlılarıyla, iyi manzaralarıyla, kötü manzaralarıyla, en çok da içinde barındırdığı ”yaşam”ın kendisiyle çok daha özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben ”yaşam”ın kendisini görmekten yanayım.

Savunduğum düşüncenin aksine uzay turizminin gelişiminin de büyük bir destekçisiyim. Ayrıca fırsatları olsa uzay gezisini seçecek insanlara da büyük bir saygı duyuyorum. Çünkü yolculuk, kime ne kattığı ile değerlenir. Ona ne hissettirdiği, onun için ne anlama geldiği ile şekillenir. Yolculuk; upuzun bir yol kısa, küçücük bir an en değerli anı olduğunda iyi bir yolculuk haline gelir. 

(Visited 138 times, 1 visits today)