Planlanmış Kadar Planlanmamış Hayat

Hayat planlanmamış ya da planlanmış olaylar bütünü olarak tanımlanmıştı zihnimde. Bu cümlenin yanlış olduğunu ya da tanımında eksiklik yaptığımı anlamam yaklaşık yirmi üç yılımı almış olsa da bazı şeylerin farkına vardım. Sahi ya hayat gerçekten neydi? Bir solukta yaşanılası mı gerekiyordu, yoksa denizde suyun altında kalmışken nefesini onu doğru ve orantılı bir şekilde harcamak mı gerekiyordu? Ben onu anlaşılması zor ama yine de bitirilmesi gereken bir kitap olarak yaşadım ve okudum.

O sabah alarmımı içimdeki burukluklarla beraber durdurdum. Tekrar başlamış olan eğitim hayatımın on ikinci yılını sitemle değil de koca bir hüzünle kucakladım. Her gün giymekten nefret ettiğim üniformalarımı büyük bir hevesle giydim, hiç olmadığım kadar durgundum. Sınav yılının verdiği düşünceler beni bu hala getirmemişti, gelecek kaygısı da değildi bu. Bu benim planlı olmayan hayatımda bazı şeylere planlı yapmam gerektiğinin kararıydı. Peki, ya ben bu alfabedeki harflerden daha fazla olan yollardan hangisini seçecektim?  Zil sesini duyana kadar bu yollar gözümün önünde bir film şeridi gibi gözümün önünden gelip geçti.

Çocukluktan beri doktor olmak istiyordum. Çünkü insanı yakından inceleyen iki meslek vardı: öğretmenlik ve doktorluk. Ama ben bir insanın hayatını kurtarmak istiyordum.  Bu zorlu yolun da kolay olmayacağını biliyordum. Bu yüzden planlı bir şekilde çalışmaya başladım. Adım adım her şeyi gerçekleştirdim. Ama hiçbir zaman kestirmelere sapmadım, uzun uzun her adımı yerine getirdim. Unuttuğum bir şey vardı: engeller. Ancak bir sözcük beni bu kadar zorlayabilirdi. Bilinmeyen yollara saptım bazen, bazen de çıkmaz sokaklara sapmış olsam da bir çıkış yolu buldum.  Bunlar tek yönü olmayan bir sokağa girene kadar geçerliydi.

Hayata beni bağlayan en büyük varlığım annemdi. Onun beni , babamı, yaşamaya doyamadığı hayatını bırakıp gitmesi hayatımın planlanmamış olarak önüme sunduğu en büyük engelledi. Ama bu engelin üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyordum ve sınavıma da yaklaşık üç buçuk ay kalmıştı. Beni en çok motive eden şey annemin bana olan güveniydi ve onun için bu sınavı kazanacaktım.

Kendimi toparlamam biraz zaman alsa da sanırım bazı şeyleri  başarmıştım. Sonuçlar açıklandığında Türkiye derecesi yapmış olan bir öğrenciydim. Kendi başarımdan çok annemin umutlarını boşa çıkarmadığım için umutluydum. Biliyordum ki annemin benimle gurur duyuyordu. En iyi öğrendiğim şey planlı olan şeyler kadar planlanmamış olanlarının da olduğudur. Gitmeye ddeğer yolların kestirmesi yoktur.

(Visited 107 times, 1 visits today)