Acaba Kitaplar Büyülenmiş mi?

Batuhan, uzun ve yorucu bir uzaktan eğitim dönemi sonrasında yaz tatilini geçirmek için dedesinin yayla evine gitmişti. Başta çok eğleniyordu, bir hafta geçtikten sonra sıkılmaya başladı. Sıkıldığı için etrafta oyuncaklar aramaya başladı. Köşke ve eve baktı ama bir tane bile oyuncak bulamadı. Sonra dedesinin “Bence oraya çıkma, orası hem tozlu hem de çıkarken düşüp canını acıtabilirsin” uyarısına rağmen evin giriş kapısının yanında bulunan merdivenlere tırmanarak tavan arasına çıktı. Orada iki tane Nerf silahı buldu, ancak kardeşi onunla birlikte Antalya’ya gelmediği için ve anneannesi ile dedesinin çok fazla işi olduğu için oynayamazdı. Yine de silahları tavan arasının kapısının çok yakınına koydu, çünkü onları Ankara’ya götürmeyi planlıyordu. Oyuncak ararken bir şey dikkatini çekti, tavan arasının en uç kısmında bir şeyin parladığını gördü. Yavaş yavaş o tarafa doğru gitti ve ışığın bir kitaptan geldiğini gördü. Kitapları çok severdi ve kitaplarla ilgili düşüncesi şuydu: Anlatmanın bir çeşit büyü olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden ona kitaplar büyülü geliyordu. Tavan arasındaki o büyük ve tozlu kitabı açtığında bu düşüncelerin gerçek olduğunu gördü.

Kitabın içine çekilmişti sanki. Bir anda kendini Ankara’daki evinde buldu. Her şey gerçek hayattaki gibiydi; ağaçlar, evler… Ancak burada yazıya dökülüyordu yaptıkları. Arkadaşlarıyla her zamanki gibi uzun bir futbol maçı yaptılar, maç bitene kadar yazıya dökülen hiçbir şey yoktu. Maç bittiğinde, maçta olan her şey kitaba tek tek yazılıyordu. Bunu Batuhan dışında kimse göremiyordu.

Maç sonrasında Batuhan çok yorulduğu için evine döndü. Kardeşi ile biraz lego oynadıktan sonra yatağa yattı ve hemen uykuya daldı. Kısa bir süre sonra anneannesinin kendisine seslendiğini duyarak uyandı. Etrafına baktığında yayla evindeki tavan arasında olduğunu fark etti. Kitaba baktığında, Ankara’da yaptıklarının yazılmış olduğunu gördü ve bir sonraki sayfada “2. Bölüm” yazıyordu. Kitabı incelediğinde diğer sayfaların boş olduğunu gördü. Kitabı yanına alarak tavan arasından aşağıya indi ve havanın kararmış olduğunu fark etti. Eve girdi ve anneannesinin kendisi için hazırladığı yatağa girdi ve uyudu.

Uyandığında kahvaltı vakti gelmişti. Kahvaltısını ettikten sonra tekrar kitabı eline aldı ve sayfalarını açtığında kendisini Abant’taki Korudam Otel’de buldu. Çok sevdiği Aşila ve iki yavrusunu karşısında gördüğü için çok mutlu olmuştu. Sonrasında anahtarını alarak odasına gitti ve bir süre televizyon izleyerek keyif yaptı. Karnı acıktığında saate baktı ve öğle yemeği vakti olduğunu anladı. Öğle yemeğini yerken arkadaşı Mert’in de orada olduğunu ve öğle yemeğini yemekte olduğunu gördü. Mert’e yemekten sonra ormanda yürüyüş yapmayı teklif etti ve Mert de bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Yemekten sonra ormanda çok keyifli bir gezi yaptılar. Yürümekten yorulunca otele dönmeye karar verdiler ama otel yolunu bulmakta çok zorlandılar. Oteldeki küçük gölde yaptıkları gemileri yarıştırdılar. Saatin epey geç olduğunu fark edince akşam yemeklerini yiyip uyumak üzere odalarına geçtiler. Uyandığında tekrar Antalya’daydı. Hemen bir not defteri aldı eline ve kitapla ilgili tespitlerini yazdı. Düşünceleri şunlardı:

  • Kitabı her açtığımda rastgele bir yere ışınlanıyorum.
  • Uyuduğumda bölüm bitiyor ve Antalya’ya geri dönüyorum.

 

(Visited 150 times, 1 visits today)