Açgözlülüğün Aldığı Canlar

Günümüzde gerek kürkleri için, gerekse de dişleri için onlarca hayvan katlediliyor. Bazı devletler bunu engellemek için yasalar koyuyor fakat ‘çeşitli bahaneler ile katliamlara devam ediliyor. Bazen de hiç bahane uydurmadan yasa dışı yollarla avlanılıyor.

İnsan eliyle soyu tüketilen türlere Dodo kuşları ve Tazmanya kurdu örnek verilebilir. Dodo kuşu bugünkü Madagaskar Adası’nda yaşayan  kadar bu topraklarda rahatça yaşamını sürdüren iri bir kuştur. Deve kuşuna benzeyen Dodo, özellikle Portekizli denizcilerin bölgeye gelmesiyle keşfedilmiş ve insanla ilk tanışmaları çok acımasız olmuştur. Doğası gereği hantal bir kuş olan Dodo denizciler tarafından Oldukça rahat avlanmış oldukça lezzetli olduğu için inanılmaz bir av yapılmıştır. Bilinçsizce avlanan Dodo (ayrıca Yumurtaları da çok lezzetli imiş) ne yazık ki insan eliyle soyu tükenen ilk canlı olmuştur. Bu nedenle soyu tükenen en meşhur canlıdır.

Avustralya’nın güneyinde bulunan Tazmanya Adası’na gelen sömürge Devletleri, burada popülasyonlar kurmuş kurdukları çiftliklerde çeşitli çiftlik hayvanlarını beslenmekteydi. Tazmanya Kurdu bu bölgede yaşayan bir keseli etçil cinsi olup, çiftliklere dadanmasıyla sonradan gelen yerleşimcilerin gözüne batmıştı. 1930’lu yıllarda hükümetin desteği ve çiftçiler ile yürütülen ortak çalışma, Tazmanya Kurdu soyunun bilinçli olarak tüketilmeye başlandı. 20.yüzyılda artık doğadan silinen Tazmanya Kurdu en son 1936 da bir hayvanat bahçesinde görülmüş ve burada ölmüştür.

kurdu

Bu örneklerden de insanların hayvanları katletmesinin çeşitli sorunları olduğu anlaşılabilir. Ama hepsi insanoğlunun tek özelliğinden ortaya çıkıyor: açgözlülük. Rivayete göre, Almanya’ da bir lunaparkta ”İçeride en tehlikeli hayvan var. Girin, görebilirsiniz.” yazan bir çadır varmış. İnsanlar içeri girdiklerinde sadece bir ayna ile kendilerini görüyorlarmış. Bu rivayetten de anlaşılacağı üzere insanın da hayvanların da doğanın da düşmanı insandır. “İstekli bir kalbe, hiçbir şey imkansız değildir.” demiş John Heywood. Siz önlerine istediğiniz kadar set çekin engeller, tuzaklar kurun. Çünkü taştan bir kalp onun isteksiz olacağı anlamına gelmez. Bu nedenle bu kalpleri taşlaşmadan önce eğitmek gerekir. Burada da görev ülkelerin eğitim sorumlularına düşüyor. Televizyonlara, gazetelere, internet sitelerine reklam verilerek zorla da olsa insanlara doğa sevgisi ya da doğaya zarar verildiğinde oluşan zararlar aşılanmalıdır.

 

Ayrıca bir caydırıcı güç olmalı ki insanlar avlanmaktan çekinsin. Bunlar da cezalar olmak zorunda. Örneğin ülkemizde ”Avlanmak suretiyle, bir canlı türünün yok olması ya da ekolojik dengenin bozulması tehlikesine neden olunması halinde,    Failler hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Sizce bu gözü dünmüş insanoğlunu durdurmaya yeter mi? Öldürdükten sonra 5 yıl yatar içeride sonra başka yollarla devam eder ve sonuç olarak sonu gelmiş bir tür daha ortaya çıkar. Bu yüzden bence hapis cezaları en az on beş ile yirmi yıl arası olmalı ve yanına da av yasağı verilebilir.  Bütün bu yasalar oldu diyelim; ormanlar , dereler, denizler yani bütün bu yasak avlanmaların yapıldığı yerler kontrol edilmezse insanlar durdurulamaz.

 

(Visited 255 times, 1 visits today)