Anı Yaşamak

İnsanlar geçmişiyle, bugünüyle ve gelecek için yaptığı planlarla kendilerini var ederler.  İnsan, kişiliğinde geçmişinden izler taşır. Ailesi, akrabaları, yakın çevresi ile ilişkileri bu oluşumda etkilidir.

Bazen geçmişte hatalar yapılmış olabilir ya da kişiyi üzen olaylar yaşanmış olabilir. İnsan yaptığı hatalardan ders çıkarabilmeyi başarabilirse, bunun adı ‘deneyim’ olur. Deneyimler, tavsiye ve öğütlerden daha eğiticidir. İnsanlar hata yaparak kendilerini geliştirirler. Deneyimleyerek öğrenen insanlar yaşamda daha başarılı olurlar.

İnsanın yaşantısı her zaman mutlu gitmez. Zaman zaman da üzücü olaylar yaşanır. Her olayın, her yaş grubunda bıraktığı izler farklıdır. Üç yaşındaki bir çocuğun annesini kaybetmesi ile on beş yaşında veya kırk beş yaşında bir kişinin annesini kaybetmesi arasında duygusal anlamda büyük fark vardır. Kırk beş yaşında bir insan ölüm olayının, doğum olayı kadar doğal olduğunu bilir ve bunu olgunlukla karşılar. Fakat üç yaşındaki bir çocuk için anne çok şey ifade eder ve onu yitirdiğinde aslında hayatından bir parça yitirmiş olur.

Hayatta mutlu ve başarılı olabilmek için geçmişi geçmişte bırakmak gerekir. Eğer bırakmazsak; geçmişte yaşadığımız üzüntülerimiz, kederlerimiz, heveslerimiz, umutlarımız ve yaşayamadıklarımız bizim peşimizi bırakmaz. Bizi her zaman mutsuz eder, gelecekle ilgili doğru kararlar alamayız.

Herkes gelecekle ilgili hayaller kurar. Bu hayallerimizin bir kısmı gerçekçidir, ama bir kısmı değildir. Biz sadece gerçekçi olanları gerçekleştirebiliriz. Gerçekçi olmayan hayalleri kurmak bizi mutlu eder. Buradaki en büyük sorun; gerçekleşemeyecek hayaller üzerine geleceği inşa etmeye çalışmaktır. Bunun sonucu da hayal kırıklığı, depresyon vb. şeklinde olur. Örneğin; pek fazla derslerini dinlemeyen, çalışmayan bir öğrencinin Tıp Fakültesi veya Mühendislik Fakültesi’ne girmesi sadece hayal olarak kalır. Bunu bir takıntı haline getirirse hayal kırıklığına ve mutsuzluğa neden olur. Bu öğrencinin ya hayalini gerçekçi bir şekilde değiştirmesi ya da o hayal için çaba sarf etmesi gerekir.

Düşük ücretle çalışan bir memur veya işçinin bütçesine uygun bir ev sahibi olmayı hayal etmesindense büyük, havuzlu bir villada oturmayı hayal etmesi ona hiçbir şey kazandırmayacağı gibi onu daha da çok üzecektir.

Geçmişte yaşadığımız olaylarla ilgili pişmanlıklarımız olacaktır. Bu pişmanlıkları sürekli düşünmenin, bugüne taşımanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Asıl önemli olan, bugün aynı hataları yapmamaktır. Bunu başarabildiğimiz sürece bu konularda üzülmeyeceğiz.

Anı yaşamak hayatta en önemli şey. Bebeklere baktığımızda, onların anı yani ‘şimdi’yi yaşadıklarını görürüz. ‘Şimdi’ zaten hayatın kendisidir. Geçmişin bizi rahatsız etmesine izin vermemek ve gerçek dışı hayallerin peşinde koşmamak gerekir.

Geriye bakmayın, gelecek için de hayal kurmayın. Size ne geçmişi geri verebilirler ne de gerçek hayallerinizi tatmin edebilirler. Göreviniz, ödülünüz, kaderiniz burada ve ‘şimdi’dir.,

-Sait Faik Abasıyanık

(Visited 235 times, 1 visits today)