Başka İç Sesler

Bir sabah uyandığımda herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim. İlk başta bu yeni yeteneğimle ne yapabileceğimden pek emin değildim. Ancak duyduklarım ben emin olsam da olmasam da beni yönlendirecekti.

Uyandığımda hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ettim. Kendime biraz çay demledim, kahvaltımı yapıp gazetemi okumaya başladım. Hafta sonu olduğu için koşuşturmanın dışında sakince bir gün geçirmeyi planlıyordum ancak şirketten gelen bir arama bütün planlarımı suya düştü. Biraz sinirli bir şekilde hazırlanıp arabama bindim. Yetişmek için acele etmezsem geç kalacaktım. O yüzden hemen yola koyuldum. Toplantıya geldiğimde insanların iç seslerini duyabildiğimi fark ettim. “Yine mi bu?”, “Gene bu elemanı mı çekmek zorunda kalacağız?” gibi sözleri hep bir ağızdan söylenmiş gibi duydum.  Bu halimi düşürmenin yanı sıra onurumu da kırmıştı. Duyduğum sözler sunumumu istediğim gibi yapamam ile beraber birleşince bütün günümü mahvetmeye yetmişti. Akşam eve giderken içimde bir boşluk hissediyordum. Bütün hayatım boyunca aradığım saygıyı bir yerde bulduğumu düşünmüştüm. Özgüvenimi yapan bir parça sanki ayrılmış, yerinden çıkmış, yok olmuştu sanki. Değer verdiğim her şey anlamsızlıkla özdeşleşmek üzereyken babamın bir sözü aklıma geldi. “Başkalarının dediğini hiçbir zaman umursama. Senin değerlerin, başkalarının sana verdiği değerle değil, senin kendine verdiğin değer ile anlam kazanacaktır.” O anda, buraya kadar nasıl geldiğimin, buradan da nereye gideceğimin hepsi bir hat gibi dümdüz önüme serildi. Ne tanıdıklarımın, ne yabancıların gideceği bir hat; benim gideceğim bir hattı bu. Daha iyi olabileceğimin bir göstergesi olan bir hattı.

Arabamı park ederken garip bir şekilde mutluydum. Amacımı yeniden bulmuştum. Başkalarının iç sesleri umurumda değildi. Umurumda olan tek şey kendim ve kendimin geleceğiydi…

(Visited 6 times, 1 visits today)