Bir Kötünün Doğuşu

 

Freg, bir uzay mühendisiydi. NASA’nın Satürn’e göndereceği ilk insanlı uzay aracını o tasarlamıştı. Bu görev, 17 Mart 2029’da yapılacaktı. Freg’in oğlu Jonathan, babasıyla gurur duyuyordu. Ancak Jonathan, bazı gerçeklerden dolayı memnun değildi.

Jonathan:

-Baba! Yarın annemin ölüm yıl dönümü! Bunu nasıl yaparsın?

Freg:

-Bak, dinle. Biliyorum, yarınki konser ikimiz için de çok önemli. Ama bu görev daha çok önemli. Hem sen de bunu istiyordun.

Jonathan:

-İstiyordum ama yarın olduğunu bilmiyordum. Hem konserdeki grup, annemin en sevdiği gruptu. Bu saygısızlık!

Freg:

-En sevdiği grup olduğunu nereden biliyorsun? Onu görmedin bile!

Jonathan duraksadı. Annesini hiç görmemişti. Jonathan’ı doğururken ölmüştü. En azından babası öyle demişti.

Jonathan:

-Biliyorum işte! Evde bu grubun albümlerini buldum. Sen git uzay görevini yap. Ben annemin ölümü tek başıma şahlandırırım.

Freg üzgündü ancak Jonathan’ın bunu anlamasını sağlayamazdı. Annesini hiç görmediği için bu konser, onun için çok önemliydi.

O akşam boyunca ikisi de birbiriyle konuşmadı. Ertesi sabah ise Jonathan, evden erken çıkmıştı. Babasının ne yaptığıyla ilgilenmiyordu. Annesi, onun için daha önemliydi.

Saat 14.00 civarıydı. Konser’in başlamasına 30 dakika kalmıştı. Jonathan hızlı adımlarla oraya ilerliyordu. Geç kalmasının sebebi ise alışveriş merkezinde kahve içmeye dalmış olmasıydı. Ama bu, amacını yerine getirmesini engellemeyecekti. Konser salonu, iki sokak ötedeydi. Koşarken bir anda sağ omzunda acı hissetti ve aniden yere yıkıldı. Bir rus suikastçı tarafından vurulmuştu. NASA’da çalışan bir uzay mühendisinin çocuğunu öldürmek için tutulmuştu. Ardından bir mermi de kafasına geldi. Ancak öldüğünü hissetmiyordu. Sadece acı içinde çığlık atıyordu.  İçinden şunu dile getiriyordu.

-Bütün dünya sessizliğe büründü. Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuyorum? Başka kimse duymuyor mu?

Sahiden de kimse duymuyordu. Ancak Jonathan’ın ölmek gibi bir amacı yoktu. Giderek hissettiği acı daha fazla arttı. Ellerinden ve gözlerinden kırmızı dalgalar yayılmaya başladı. Bu, öyle bir güçtü ki kaçmaya çalışan suikastçıyı anında yok etti.

Yaptıklarına inanamayan Jonathan, NASA binasına doğru koşmaya başladı. Tekrar insan haline dönmüştü. Binaya girdikten sonra babasının odasına doğru koşmaya başladı ancak güvenlik onu durdurdu.

Jonathan:

-Ben Freg Donastruff’un oğluyum! Hemen ona gitmem gerek!

Güvenliklerdeki silahları hissedebiliyordu. Hepsinin içindeki enerjiyi hissedebiliyordu. Güvenliklerden biri seslendi:

-Biz kanıtlayana kadar bekle!

Jonathan, içindeki öfkeyi ve gücü kontrol edemedi. Tekrar o saf güç haline dönüştü. Gözlerinde ve ellerindeki kırmızı dalgalar duruyordu. Ancak bu sefer tüm vücudu bu dalgalarla kaplıydı. Bir güç patlamasıyla onu çevreleyen yaklaşık 30 güvenliği de yok etti. Bunu yapması bir saniye bile sürmemişti. Babasının odasına gidene kadar yoluna çıkan tüm güvenlikleri tek hamleyle yok etti. NASA, alarm seviyesine geçmişti. Freg, oğluna olanları biliyor gibiydi.

Freg:

-Seni buradan çıkarmamız gerek.

Jonathan:

-Bana neler oluyor?

Freg:

-Aklındaki tüm soruları cevaplayacağım ama şu an vakit yok.

Jonathan:

-Etraftaki tüm güvenlikleri yok ettim. FBI’ın buraya gelmesi uzun sürmez. Ancak yaklaşık iki dakikamız var. Anlat!

Freg:

-Peki. Bunu söylemek zor, biliyorum. Ama ben, senin gerçek baban değilim. Sevdiği grubun konserine gitmek istediğin annen de hiç var olmadı. Dünya, içinde yaşam bulunduran tek gezegen değil. Dışarıda başka gezegenler de var. Sen, Troya Kralı’nın çocuğusun. Ben seni kaçırdım.

Jonathan:

-Ne yaptım dedin?

Freg:

-Bak! Onlar çok kötü insanlardı. Onların yanında kalamazdın! Senin içinde iyilik olduğunu biliyordum. Ailenden gelen bu doğuştan yeteneğini iyilik için kullanabilmen ve daha iyi birisi olman için seni kaçırdım. Ancak ailenden uzak kaldığın için güçlerin Dünya’da çalışmadı. Ama üzerinde mermi izleri ve kanlar var. Demek ki bir şekilde ölüp tekrar canlanmışsın. Böylece güçlerin tekrar açığa çıkmış Sen ölümsüzsün! Ama aklında başka bir soru var. Seni neden kaçırdığımı öğrenmek ister misin? Benim bir ekibim vardı! Çiftliğimiz vardı! Ama ailen, bu çiftlikleri yok etti. Biz de seni kaçırma kararı al…

Jonathan, tek bir hamleyle Freg’i de yok etti. Yıllar boyunca kandırılmıştı. Artık onun Dünya’da hiçbir amacı kalmamıştı. Başka bir gezegene gitmesi gerekiyordu. Ancak bu, şu anda mümkün değildi. Satürn’e gidecek olan araç çoktan yola çıkmıştı. Başka bir uzay aracını da kimse onun için tasarlamazdı. Çünkü Dünya’da aranan en büyük suçluydu.

FBI birimleri, NASA binasına girdi. Binada yayılan kırmızı dalgaları görebiliyordu. Bu dalgaların kaynağına doğru ateş açtılar. Ancak Jonathan, bu mermilerin hiçbirini hissetmedi bile. Önündeki tüm CIA ve FBI birimlerini yok ederek binadan çıktı. Binadan dışarı ilk adımını atarken tek bir şey düşünüyordu:

-Bu sefil gezegende yaşayan tek bir canlı bırakmayacağım!

 

(Visited 129 times, 1 visits today)