Büyük Dedemden Mektup

Bugün annemler beni dedemlerin evine bırakacaktı. Aslında heyecanlıydım çünkü dedem bana her seferinde garip garip şeyler anlatırdı. Dedemler bizim evimizden çok uzak oturuyorlar. Dedemleri ziyaret etmek için Eskişehir’den Ankara’ya gidiyoruz. Acaba yarın dedem bana ne verecek?

Evet sonunda geldik. Annemle dedem genellikle biz gelince beraber çay içer. Bende kitap okurum. Dedem çok komik bir insandır. Annemin kahkaha seslerini buradan duyabiliyorum. Annemin ve dedemin çay içmesi ne zaman bitecek bilmiyorum.

Sonunda bitti ama yine dedem vermeyecekmiş çünkü hastaymış. Beni sinirlendirmek için mi yapıyor hiç emin değilim ama beni sinirlendirmek için yapıyorsa pek hoş değil. Ne zaman uyanacağını sordum. Annem “Uyanamaz deden senin gibi enerjik değil.” dedi. Ben büyüklerimi hiç anlamıyorum uyanmamak veya uyanık kalmamak için neden böyle yapıyorlar?

Bu sözleri yazdığıma pişmanım çünkü dedem benim tam istediğim şeyi getirmişti. Ama hala neden uyuduklarını anlamıyorum.

Dedemin verdiği büyük dedemden bize kalan (yani dedemin dedesinden) bir mektupmuş. içinde şöyle yazıyor

27 Aralık 1919

27 Aralık 1919…Gördüm Atatürk’ü, oradaydı. Derin maviliklerde  halkı selamlıyor” Keşke Atamı uzun uzun görebilseydim. Ama vazifemi yerine getirmek Atamın benden tek isteğidir… Ona duyduğum saygıdan dolayı bunu yapmak zorundayım. Bu cümlelerimi ilerde bunu araştırarak arayarak bulan torunlarıma emanet ediyorum.”

Gerçekten duygulandım. Hatta gözyaşı döktüm. Keşke bende görebilseydim. Dedem resmen zihnimi okudu ve aynen şöyle dedi.

“Bunu yazan aynı zamanda benim dedem. Atatürk’ün bize verdiği görevi yerine getirmek Atatürk’ü görmek demektir. Atatürk’ün şöyle bir sözü vardır:

Beni Görmek Yüzümü Görmek Değildir. Benim Duygu Ve Düşüncelerimi Hissedebiliyorsanız Bu Benim İçin Yeterlidir.

(Visited 37 times, 1 visits today)