Cinsiyet Ayrımcılığı

           

  Yüzyıllar öncesine dayanan ve bugün bile hâlâ var olan kadın ile erkek arasındaki cinsiyet ayrımcılığının yarattığı düzensizlik durumu toplum içinde çok büyüktür. Bir insan kendi cinsiyetini seçemiyorken sırf cinsiyeti yüzünden de yargılanmamalı.

  Cinsiyet ayrımcılığı bir insanın hayatına ilk adımını, birey dünyaya gelir gelmez kız ve erkek olarak ayrılmış isimler aldığında ve kızlara pembe, erkeklere mavi giysiler giydirildiğinde atıyor aslında. Bebek doğduğunda ilk akla gelen soru “Erkek mi, kız mı?” sorusudur. Kız bebeklere pembe eşyalar verilirken veya giysiler giydirilirken erkek bebeklere mavi eşyalar veriliyor, giysiler giydiriliyor. Kızlara mutfak oyuncağı, oyuncak bebekler alınırken erkek çocuğuna araba, futbol topu, oyuncak silah, tamir araç gereçleri alınıyor. Bebeklerin bilinçaltına çok küçük yaşta pembenin kız, mavinin erkek rengi olduğu bilgisi yükleniyor. Bu nedenle ebeveynler çocuklarının önüne hem pembe giysiyi hem de mavi giysiyi hem arabayı hem de mutfak aletlerini koyarak onların tercihlerini onlara bırakmalılar.

Aile içinde ise toplum, erkeği ailenin geçimini sağlayan birey olarak kadını da çoğunlukla mutfak işlerini, ev işlerini, yemeği, çocuk bakımını yapan ve eşinin belirlediği sınırlar içerisinde hapsolan birey olarak kafasına oturtmuş bulunmakta. Eve parayı erkek getirir, arabayı en iyi erkekler kullanır, yemeği kadın yapar, kadın çocuğa bakar tarzı cümleler ise aile içinde eşitsizlik hakkında toplum içinde yaygın olan cümlelerdir

  İşte bu yüzden bir insan kendi cinsiyetini seçemiyorken sırf cinsiyeti yüzünden de yargılanmamalı. Herkesin yerine getirmesi  gereken sorumluluklar, sevmesi beklenen renkler, oyuncaklar, yaşadığı duygusal durumlar kadın veya erkek diye ayırılmamalı.

(Visited 56 times, 1 visits today)