Dünya’nın Adaletsizliği

Kolumda kendimden daha ağır bir çantayla çıktım spor salonundan. Hava kararmıştı, normalde insandan geçilmeyen caddede şu an in cin top oynuyordu. Sıcak olan hava spordan çıktığım için daha sıcak geliyordu bana. O sırada duyduğum sesle irkildim. Arkamı döndüğümde küçücük, yavru bir köpek gördüm. Annesini kaybetmiş olmalıydı ki, modu çok düşüktü. Dönüp sevmeye karar verdim, nasıl olsa işim yoktu. Ben ona doğru gittikçe o benden uzağa koşuyordu. Oyuna çevirmiştik bunu. Ta ki önümdeki levhaya çarpıncaya kadar. O da neydi, sanki bir anda belirmişti orda…

Kafamı kaldırdığımda bunun sonunun gelmeyeceğini anlamıştım. Yerden başlayıp gökyüzüne kadar uzanıyordu. Bir gökdelen gibi… Üzerinde bin bir türlü afiş asılı olan bu levha adeta belirivermişti meydanın ortasında. Ülkede olan, gündemde olan şeyler vardı bunun üzerinde. Uzayıp gidiyordu bu liste. Yapılan her kötülük, her haksızlık, istismar ve binlercesi buradaydı. Uzanıp çektim birini. Fotoğraftaki küçük kız çocuğuna gülümsedim. Sanki beni görebiliyormuş gibi gülümsedim. Duraksadım daha sonra, tabiiki de beni görebilirdi. O bir melekti artık…

Elimde afişle yürümeye başladım. Yavru köpeği arıyordum ve bulmuştum da. Çöp kutularının arasından gelen sessiz bir yardım çağrısından hiçbir farkı yoktu o köpek havlamasının. Usulca yaklaştım oraya doğru. Sokak hayvanlarının böylesine kötü bir yerde yaşaması çok üzüyordu beni. Çöplerin arasına yatarak o savunmasız bedenlerini korumaya, ısıtmaya çalışıyorlardı. Sesin geldiği yere geldiğimde o halde olan köpeğin az önce beraber koştuğumuz köpek olduğuna yemin edebilirim. Karnına batmış bir cam parçası yüzünden kan kaybediyordu. Belki de iş işten geçmişti çünkü artık o sessiz yardım çığlıkları kesilmişti, havlamayaz hale gelmişti.

Köpeği o şekilde orada bıraktıktan sonra yardım aramaya gittim. Açık olan her dükkana girip olayı anlatıyordum fakat kimse beni umursamıyordu. Hatta bir çalışan bir şey alıp almayacağımı dahi sormuştu. Böylesine insanlık dışı bir hareketle ilk defa karşılaşıyordum. Dünya nasıl bir yere dönmüştü böyle… İnsanlar birbirlerinin problemlerine kulak asmıyor, hatta kibarca onlara gitmelerini söylüyorlardı. İnanılır gibi değildi.

Telaş içinde koşuştururken kaldırımda bir anne ve çocuğuna rastladım. Onlardan yardım istemeyi düşündüm ve yaklaştım onlara. O sırada annesinin çocuğa attığı tokat beni engelledi. O ses kulaklarımda yankılandı, içimde sanki benim bedenimi etkilenmiş gibi canımı yaktı. Böylesine bir şeye göz yumamazdım artık. Kadına yaklaştım, yerde bulduğum bir taşla kafasına vurarak bayılttım onu. Üzgünüm, bunu yapmak zorundaydım.

(Visited 63 times, 1 visits today)