Gerçek Üstü Hayatlar

Her zamanki gibi okula geç kalmıştım. Ders çoktan başlamıştır diye düşünüyordum. Ancak ilk kez Bay Paul ders zamanında sınıfta değildi. Sınıfa girdiğimde herkes en yakın arkadaşım John’un etrafına toplanmıştı. John’un yanına gittim ve sordum. “Neden herkes senin etrafına toplanıp seninle konuşuyor?”. John hemen cevapladı. “Babam Jack hepimizi çalıştığı yer olan OSCORP’a davet etti” diye sorumu yanıtladı. Tam o anda Bay Paul sınıfa girdi. Bay Paul’a gecikme nedenini sorduğumuzda bay Paul “ Sizin gezi dilekçelerinizi almak için OSCORP’a gittim” dedi. Dilekçede kimlik kartı ve ebeveyn izninin gerektiği yazıyordu. Dilekçeyi yarın teslim etmemiz gerekiyordu. Annem ve babam o akşam evde olmadıkları için kendim karışık bir imza uydurdum. Ertesi gün dilekçeyi verdim. Otobüs saat 11:30’da kalkıyordu. Yani ikinci dersin sonunda. İkinci dersin sonunda çıkamadık. Çünkü birileri lastiği patlatmıştı. Ancak üçüncü dersin ortasında yola çıkabilmiştik. Yolda iki tane hırsızlık gördüm.

OSCORP’a vardığımızda giriş bölümünde güvenlik görevlileri kimlik kartlarını kontrol ediyordu. Cebimden kimlik kartımı çıkarmaya çalışırken kimlik kartımı unuttuğumu fark ettim. En azından sıranın en arkasındaydım. Yanımdan bir adam geçiyordu kimlik kartını montunun cebinde gördüm. Yavaşça çaktırmadan kimlik kartını cebinden aldım. Sıra bana geldiğinde kimlik kartını verdim. Güvenlik “Bu senin genç halin mi?” diye sordu. Ben de “Evet” diye yalan olsa da sorusuna cevap verdim. Güvenlik bana inandı ve beni içeri aldı. İçeride rehberimiz John’un babasının yardımcısı Bayan Julia’ydı. John Julia’ya benim hakkımda birkaç şey söylemişti. Bana “Başını derde sokma” diye bir hatırlatma yaptı. Deney odasına gitmiştik orda John’un babasının meslektaşı olan bay Osborn bazı uçan aletleri deniyordu. Benim bilimi çok sevdiğimi ve başarılı olduğumu da John ona söylemişti. Beni görünce deney odasından çıktı ve yanıma gelip benimle tanıştı. Sonra örümceklerin üstünde deney yapılan odaya gittik. Öyle çok yer vardı ki gez gez bitmiyordu. Ancak çok eğlenceliydi. Örümcek odasında bayan Julia bazı örümcek türlerini tanıtıyordu. Tam iki tane zehirli örümceğin birleşiminden oluşan bir örümceği tanıtıyordu. Ama baktığında onu göremedi. Hepimiz örümceğin kaçtığını düşünürken beni omzumdan güçlü bir şekilde ısırdı. Ben yere düşüp birkaç dakika baygın bir şekilde yattım. Ayılmaya başladığımda beni ameliyathaneye götürüyorlardı. Ameliyat üç sat sonra sonlandı. Ben yoğun bakımda yatıyordum. Sınıf arkadaşlarım beni bekliyordu. Doktor raporumu verdikten sonra dışarı çıktım ve geziye devam ettik. Gezi bittiğinde otobüse binerken otobüs kapısını açarken otobüs kapısını yerinden söktüm. Nasıl olduğunu anlamamıştım. Büyükbabam parayı ödedi.

 

Okula geldiğimizde öğle yemeği zamanıydı. Tepsime yemeğimi aldıktan sonra yerime gidiyordum. Tepsiyi oturduğum yere koymaya çalışırken elimden bir örümcek ağı fırladı ve tepsi bir kızın yemeğinin üstüne örümcek ağı da bay Frank’in üstüne gelmişti. Bunun üzerine Toni Stark (Iron Man) benim başıma gelenleri düşünerek beni Stark Endüstrilerinde konuk etti. Onunla gücüm hakkında konuştuk. Bana kendisininki gibi bir zırh hazırlatacağını söyledi. Kostümün bir hafta sonraya hazır olacağını iletti. Bana gücümü kontrol edebilmek hakkında deneme yapmam gerektiğini söyledi. Bir hafta sonra beni tekrar Stark Enstitüleri’ne davet etti. Gücümü yeterince dayanıklı olan bir alanda test etti. Sonra bu zırha layık olduğumu söyledi. Artık her zaman kıyafetimin içinde bu zırh duruyordu.

 

Bazenleri çok sıcak oluyor ama en azından zırhın kliması var. Artık yaşadığım şehir olan Miami’deki tüm suçları engellemeye çalışıyorum. Zırh suç olduğunda beni uyarıyor. Böylece her dakika şehri aramama gerek kalmıyor.  Zırh soğuk havalarda vücudumu ayarladığım derecedeki sıcaklığa getiriyor. Hasar aldığımda benim hasar alan yerimi sargı bezi ile sarıyor.

Zırhım bir suç tespit etti. Hemen oraya doğru Örümcek ağlarımla havada sallanarak suç yerine gittim. Doktor Octavius kendi beynine bağladığı ahtapot kolları ile köprüyü yıkmaya çalışıyordu.

Bay Stark zırha taktığı gizli kamera ile beni bilgisayarından izliyordu. Planım doktor Octavius’u kollarından ayırmaktı. Bu benim daha ilk mücadelemdi. Bu yüzden gizlenerek ona yaklaşıyordum. Onun arkasına geçtiğimde boynuna bağlı olan bir cip gördüm. Onu sökersem Doktor Octavius ile ahtapot kollarını ayırabileceğimi düşündüm. Bay Stark’a planımı anlattım. Bana yapışkan halatı kullanabileceğimi söyledi. Yapışkan halatı onun boynuna doğru fırlattım tam ortasına denk gelmişti. Halatı güçlüce çektim ve onu kollarından ayırdım. Sonra karakolu aradım ve Doktor Octavius hücreye atıldı. Bunun gibi daha birçok suçla savaştım. Ancak haberlerde gördüğüme göre hala yakalanmamış bir suçlu vardı. Oscorp’un baş DNA uzmanı bay Osborn’du. Kendi vücudunu dev bir kertenkeleye dönüştürmüştü. Kendisinin amacı tüm şehre kertenkele gazı sıkmaktı.  Bunun için şehrin tam ortasında olan Oscorp’un tepesine çıkıp oradaki direğe bağlamalıydı. Kostüm bana alarmı gönderdi. Kertenkele adam harekete geçmiş olmalıydı. Gerçekten çok büyüktü. Oscorp’a gidip 54. kattan önce yayma cihazını alması gerekiyordu. Oscorp tamamen boşaltılmıştı.  Yapışkan elleri ile binaya tırmanırken onu yakaladım. Ama ben yukarıya çıkıp onu beklemem gerekiyordu. O ben çıktıktan üç dakika sonra gelmişti. Güçlü olabileceğini düşündüğüm için koruma kalkanını aktif ettim. Kulenin önünde duruyordum . Kalkan yüzüm hariç her yerimi kaplıyordu. Yukarıda direk ve helyum gazı tankı dışında hiçbir şey yoktu. O koşarak direğe takmaya çalışırken onun elinden zehri aldım. Benim başıma doğru helyum gazı hortumunu tuttu. Neyse ki son anda helyum gazı bana gelirken zehri aşağı doğru attım. Bayıldığımı düşünüyordum.

 

Kendimi başka bir evrende buldum. Orada bir imparatorluk vardı. İnsanlar sadece bir kişi için çalışıyorlardı. Onlara yardım etmem gerektiğini düşünüyordum. Dışarı çıktığımda yanıma benimle aynı güçlere sahip olan ancak benim kadın versiyonum Mary ile karşılaştım. Beni içeri götürdü. O evde sadece ben yaşıyordum. İlk olarak ona kim olduğunu sordum. Soruma cevap vermeden yapmamız gereken şeyi anlattı. Yapmamız gereken onun sarayına gidip her şeyi kontrol ettiği kumandayı alıp onu parçalamaktı. Planı kolay bir şekilde anladım. Ancak saraya gittiğimizde karşımızda lazerli korumalar vardı. Onları görebilmek için Mary etrafa tebeşir tozu üflemişti. Atletik hareketlerle  lazerleri geçmeyi başardık. Kapıyı açtığımızda kumanda ilerideki masanın üstünde elektrik ile korunuyordu. Onun için zırhımın güçlü eldiveni ile kumandayı aldım. Kumandayı parçaladığımızda kapılar hızla kapanıyordu. Olabildiğince hızlı koştuk ve dışarı çıkmayı başardık. Heyecanla birden gözümü açtım. Çok heyecanlı rüyalar gördüğüm derin bir uykudan uyandım. Meğer zihinim bana bir oyun oynamış. Ama rüyamdaki her şey o kadar gerçekçiydi ki uzun süre etkisinden kurtulamadım.

(Visited 7 times, 1 visits today)