Gerçek Yoksulluk Gerçek Zenginliktir

Var oluşumumuzdan bu yana temel felsefelerimizden biri hayal kurmaktır. Hayallerimizi gerçekleştirmek için elimizden gelen her şeyi yaparız bazen aslında ne istediğimizi bile unuturuz. Fakat bu arzuları gerçekleştirmek yetmiyor bize. Her geçen saniye elimizde olan her şeyin daha iyisini, daha güzelini istiyoruz. Bitmek bilmeyen bu istekler bizi mükemmeliyetçiliğin duvarları arasına mahkum etmiştir . Bu duygu gözümüze perde indirse de hala sahip olduklarımızın farkına bile varamıyoruz. Sizce bizi eksilten şey istek ve arzularımız mı? Yoksa Elimizdekileri göremememiz mi?

Seneca’nın dediği gibi ”Aza sahip olan değil çoğu isteyen fakirdir.” Günümüzde karıştırılan varsıl olma kavramı maddiyat ile bağdaştırılmış ve çoğa sahip olana zengin ,aza sahip olana fakir denilmiştir. Fakat kimsenin bilmediği şey hayatın ölçtüğü şeydir. Hayat eksiklerimizi ölçer ve yüzümüze vurur.  Zaten insanoğlu  bu yüzden hayaller kurar ve beklentiler içine girer. Bana göre bir kişinin hayattan ne kadar beklentisi varsa aslında hayatında  bir o kadar eksiği vardır. Çünkü eksik taraflarımızı örtmek için hayallere adarız hayatımızı. Çoğu insan neden zenginliği tatmak ister? Çünkü sefalet nedir öğrenmiştir. Halbuki sefaletin ona neler katabileceğini bilmez insan. Mütevaziliği , kendi sınırlarını öğrenmeyi ve en önemlisi kıymet bilmeyi öğretir. Fakat çoğu insana göre bu kaçınmaz  bir sondur. Sahip olduklarına fiyat biçen insan zaten zengin değildir. Hep daha fazlasını isteyip ruhu doymayan bir insana zengin demek ne kadar doğru? Peki bu insanın ruhu ve kalbi zengin mi? Asıl zenginlik sahip olduğun sınırlı şeyler olsa bile onları kendin ile  bütünleştirebilmektir. Her şeyin bir tık fazlasını istemek gerçek zenginlik kavramı değil sadece ruhumuzu doyurmaktır.

Örneğin kocaman bir çiçek bahçesindesiniz. Onca çiçek arasından en güzelini bulmak için saatlerce dolanır bahçeye bakarsınız. Oysaki hiçbiriniz en güzel çiçeği bulma pahasına diğer çiçekleri ezip geçtiğinizi fark etmezsiniz. Ya da 10 tane arabası olan bir kişi ile 1 tane arabası olan kişiyi kıyaslayalım. Çoğa sahip olanın arabalarına verdiği kıymet arasında hiçbir fark yoktur. Hepsi onun gözünde özdeştir ve hep daha fazlasını ister .Fakat 1 arabaya sahip olan kişinin verdiği değer diğer kişiyle kıyaslanamaz. Çünkü o tektir ve daha değerlidir. Demek istediğim  az olan şey her zaman daha değerlidir. Bu yüzden aza sahip olan değil çoğu isteyen fakirdir. Kendinize ve çevrenize bakıp tüm sahip olduklarınız kaybettiğinizi düşünün. Bu takdirde sahip olduğunuz şeylerin azlığının ya da çokluğunun bir önemi yoktur. Gerçek zenginlik maddiyatı hayatımızdan çıkardıktan sonra var olan şeylerdir. Çok olan şeyi vermek kolaydır fakat az olan şeyi paylaşmak asıl zenginlik ve cömertliktir.

Sonuç olarak asıl zenginlik sahip olduğumuz kimliğimizdir. Çoğa sahip olmak isteyenin her zaman ruhu fakirdir. Çünkü önemli olan ne kadar şeye sahip olduğun değil, sahip olduklarınla mutlu olmaktır.

 

(Visited 117 times, 1 visits today)