Gerçeklikten çıkış

Gerçeklikten çıkış

Derealizasyon ne demek? Derealizasyon gerçeklikten çıkma, gerçekliğin ve çevrenin değiştiği hissi olarak bilinir. Birey kendi çevresinden ayrılmış gibi ya da bildiği çevresini kendine yabancı gibi algılaması yani gerçeklikten kopması gibi bir his yaratır. Peki ya asıl gerçek sadece derelizasyon bozukluğu yaşayan insanlar tarafından fark ediliyorsa?

“Her şey çok hızlı gelişti, kendime geldiğimde havaalanındaydım.” Biletimin nerede olduğunu soran personele bu cevabı verdim çünkü kendim dahi bilmiyordum nasıl buraya geldiğimi. “Üzgünüm ancak sizi biletsiz uçağa alamayız. Bir seferki kalkışa yetişebilirsiniz ancak.” dedi ve bana tuhaf bir bakış attı. Büyük ihtimal biletsiz uçağa binmeye çalışan bir kaçık gibi gözüktüm gözüne ama en son hatırladığım şey evden ayrılmamdı. İlaçlarımı almayı bırakırsam olacağı buydu zaten. Terapistim ile bir buluşma ayarlama vaktim geldi sanırım. Havaalanından çıkıp arabama bindim ve eve doğru yola koyuldum. On dakika kadar sonra bir anda kalbim hızlı atmaya başladı, nedense biri bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Yollar bomboştu, gecenin bu saatinde tabii ki insanlar dışarda olmazdı. Dikiz aynasından arka koltuğa bir bakış attım ve hiçbir şey yoktu, paranoyaklaşıyor muydum? Direksiyona baktım ve bakmaz olaydım, ellerim eriyor gibi gözüküyorlardı. Paniğe kapıldım ve kontrolümü kaybettim, korna sesini duymam ile kaza yapmam bir oldu.

[ Kademe 0]
Islak halı kokusuna uyandım. Sapsarı duvarlar etrafımı sarmış durumdaydı. Yanan sarı ışıkların titreme sesi aşırı rahatsız ediciydi. Neredeydim ben? “Merhaba! Kimse var mı!?” diye bağırdım ancak etraf hâlâ sessizdi. Uyandığım yerden ayağa kalktım ve biraz etrafıma bakındım. Her yer bu sarı duvarlar ile kaplıydı. Bir sürü koridor ve oda varmış gibi gözüküyordu. Nasıl buraya geldim? Bu yerin bir girişi veya çıkışı var gibi gözükmüyordu. Kolumdaki saate baktım ancak kırılmıştı. Etrafı gezmekten başka bir şansım yoktu. En son ne yapıyordum ben? Araba sürmüyor muydum? Her neyse, kendime gelince öğrenirim artık.  Yürümeye koyuldum ve bir şey farkettim, bazı duvarlar öbürlerinden daha koyuydu ve bazı odalar diğerlerinden daha karanlıktı. Garip gözüktüler o yüzden yaklaşmak istemedim. “Hey!” diye bir ses arkamdan geldi. Burada benden başka biri daha mı vardı? Niye bağırdığımda yanıt vermedi o zaman? Neyse yalnız olmaktan iyidir. “Merhaba! Neredesin? Tekrar seslenir misin?” diye bağırdım ancak bir karşılık alamadım. Gerçekten insan mıydı seslenen şey? İçime bir korku girdi ve nedense oradan elimden geldiğince çabuk bir şekilde uzaklaşmak istedim. Arkama bakmadan koşmaya başladım ve bir odaya girdim. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyordum ancak doğru bir karar verdim sanırım. Biraz sakinleşmek için oturdum ve içimden saymaya başladım. Bu kendimi sakinleştirmek için uyguladığım yöntemlerden biriydi. Ayağa kalktım ve midem guruldadı. Kaç saattir burada geziniyordum ki? Burası gerçek miydi emin bile değildim. Test etmek için koluma tırnağım ile çizik attım, kanamaya başladı. Ne yani, burası cidden var mı? Neredeyim ben diye sorgulamaya başlamışken ayak sesleri duydum. Bunlar normal ayak sesleri değillerdi ama, en azından bir insanın ayak sesi olmadığına emindim. Saklandığım bu odadan çıksa mıydım? Peki ya beni bulursa? Saklansam daha iyi olucak. “Hey!” diye tekrar bağırdı ama bu sefer sesi daha yakındı, ve daha insan dışıydı. Artık emindim, bu şey bir insan değil ve beni aradığına göre iyi bir amacı da yok. Ayak sesleri neredeyse odanın önüne varmıştı bile ve sarı olan duvarlar o yaklaştıkça çürüyordu, elimle ağzımı kapadım. Beni duyması istediğim son şey olurdu. Neden karşılık verdim ki ona? Nerede olduğumu bile bilmiyorum ki de içindeki şeylere güveniyim. Artık odanın içerisindeki tüm duvarlar çürümüştü, bir tanesi hariç. Yavaşça o duvara geçtim ve oraya elimi koydum ne olduğuna bakmak için ancak elim içinden geçti. “Hey!” Artık ses tam olarak arkamdan geliyordu, odanın içinde sesi hafif de olsa yankılandı. İçgüdüsel olarak elimin geçtiği duvara koştum. Artık duvardan geçmiş ve floresan ışıklar ile aydınlatılmış bir yere gelmiştim.

[ Kademe 1]
Yerler betondandı ve duvarlarda floresan lambalar vardı. Garip bir şekilde bir sis de mevcuttu bu yere. Nedense hiç araba olmayan bir otoparka benziyordu ama tek farkı merdivenler ve hatta asansörler vardı. Burası önceki yerden daha güzeldi açıkçası. Her saniye birisi beni izliyormuş gibi hissetmiyordum en azından, ıslak halı kokusundan bahsetmiyorum bile. Sis yüzünden olmalı ki biraz da soğuktu. Geçtiğim duvardan bir iz yoktu ve bir kaç kutu vardı etrafta. İçini merak edip  bir tanesini açtım. Bir fener vardı içinde. Kim bunu buraya bıraktı ki? Işıklar burada sönüyor olabilir, en iyisi yanımda taşıyım. Feneri alıp diğer kutuların olduğu yere bakacaktım ki kutular gitmişti. Sadece elimdeki fener kalmıştı. Aşırı acıkmıştım, artık tahammülüm kalmamıştı. Etrafta gezinmeye başladım ama her adımımla daha da yoruluyordum. Hem açtım hemde uykusuz. Araba sürerken ölmüş ve cehenneme mi gelmiştim? Cennet olamaz sonuçta bura. Biraz uyuma kararı aldım, en azından daha rahat gezebilirdim uyursam. Bana güvenli gelen bir yere yattım ve aldığım feneri elimde tutarak uyumaya çalıştım. Gözlerim kapanmasına rağmen sanki bir ışık görüyordum..

”Sonunda gözlerini açtın, iyi misin? Kazada pek yara almamışsın ama aşırı beyazsın.” Ne? Neredeyim? Daha demin uykuya dalmıştım, yine başka bir yere mi geldim? Ayağa fırladım ve etrafıma bakındım, bir hastane odasındaydım. Garip hiçbir şey yoktu, dünyaya geri mi döndüm? “Hey, yatman gerekiyor. Dinlenmen lazım. Annen kaza yaptığını duyunca çok korktu, dinlen ki iyi olduğunu bilsin.” Doktora sonra kendime baktım, gerçekten kaza yapmıştım. Yani cidden arabadaydım. Peki onca yaşadığım şey? Gerçek değil miydi? Bir rüya olmalı her halde. “Peki, teşekkür ederim.” diyip geri uzandım. Annemi kapıdan görebiliyordum, gerçekten korkmuş gözüküyordu. Sonunda dinlenebileceğim için mutluydum.

(Visited 142 times, 1 visits today)