Gizemli Kitap

Lisedeki 2. yılımda Tanzimat Dönemi romanlarına ve hikayelerine aşırı derecede ilgim vardı. Boş zamanlarımda o kitapları okur, zaman bulamasam bile mutlaka bir şeyden zaman yaratıp sabahlara kadar onları okurdum. Özellikle Namık Kemal’in kitapları benim için birer nimetti. İntibah romanını daha o yaşta 3 kez bitirmiştim.

Lise 3 e geçtiğimde Namık Kemal ve Şemsettin Efendi’nin bütün kitaplarını bitirmiştim. Yeni heyecanlar arıyordum ve o heyecanı Nabizade Nazım’ın eserlerinde buldum. En popüler olan romanı Karabibik ile onu tanımak istedim. Sahafçılardan kitabı alıp evimde giderken ellerim titriyordu. Eve gidene kadar dayanamayıp dolmuşta okumaya başladım. Daha eve gitmeden 30. sayfaya gelmiştim bile. Eve gidince alelacele üstümü değiştirip yatağıma geçip kendimi romanın gizemli dünyasına kaptırdım. Kitabın 100.sayfasına geldiğimde daha yarım saat bile olmamıştı. Hızlı okuma kursunda öğrendiklerimi bu kadar etkili kullanmam beni şaşırtıyordu açıkçası. Kitabın 116. sayfasını çevirdiğimde karşıma el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası çıktı. Bunun monoton hayatımı değiştirecek mükemmel bir fırsat olduğuna karar verdim. Hemen cep telefon numarasını telefona yazıp onu aradım. Fakat aranan numaranın sadece belirttiği telefon kulübesinde ararsak ulaşabileceğim söylendi telefondaki adam tarafından.

Adamın sesi boğuk ve üzgün geliyordu. Acaba bu gizli nota erişen şanslı kişiye ne söyleyecekti? Bu kişinin ben olduğu gerçeği ben daha çok geriyor ve korkutuyordu. Belirttiği telefon kulübesi benim eve 2 saat uzaklıkta bir yerdi. Oraya giderken aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu. 15 yıl önce bizi terk eden babam, yakın zamanda vefat eden anneannem ve bana tek sahip çıkan kişi annem. Bu olayla ilgili bağlantılar kurmaya çalışıyor, beynimi bir hayli zorluyordum.

Telefon kulübesini olduğu yere ulaştığımda oranın tanıdık bir yer olduğunu ve buraya ailemle defalarca geldiğimi hatırladım. Babam gitmeden önce buradaki parka gelir ben oynarken annem ve babam da beni seyrederdi. O parkı görünce olduğum yerde kalakaldım ve gözümden yaşlar süzülerek akmaya başladı. Oradaki anılarım hayatımın en güzel anılarıydı. Her şeyim düzenli bir haldeydi. Şimdi ise darmadağınım.

Karşımda duran kişiyi görünce daha da afallamıştım. Karşımda yıllardır görmediğim, hasretiyle yataklara düştüğüm, canımdan çok sevdiğim ve bize hiçbir şey demeden çekip giden babam vardı. Bana yaptığı açıklamayla adeta beynimden vurulmuşa döndüm. Peşine mafya düşen babam, bizi korumak için evden kaçmak zorunda kalmış. Aslında onun bir suçunun olmadığını anlamam kısa sürdü. O kitabı da sahaflara o bırakmış benim romanları sevdiğimi bilerek.

(Visited 198 times, 1 visits today)