Hayal

“Öğretmenim pamuk şeker alabilir miyiz?” Canım iki gündür aşırı derecede pamuk şeker çekiyordu. Öyle ki öğretmenin cevabını dinlemeden transa girmişcesine ilerlemeye başlamıştım bile, iki gündür her yerde aradığım pamuk şekerciye doğru. Beni hayatımın anlamına doğru giden bu yolda durduran şey ise öğretmenin “Talya nereye gidiyorsun? Duymadın mı söylediğimi? Sen şimdi alırsan herkes almak isteyecek.” diye arkamdan bağırması olmuştu. Ne olurdu sanki izin verse? Ne olurdu zamanımızı müze gezmekten daha mühim işlere harcasak?
Tamam belki biraz abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz. Ya da ‘çocuk musun sen’, ‘kaç yaşındasın’, ‘hala büyümedin mi’ gibi sorular geçebilir aklınızdan. O yüzden şunu belirtmen gerektiği kanaatindeyim ki pamuk şekerin yaşı yoktur ve sadece 15 yaşındayım(18 yaşından küçük herkes çocuktur). Şimdi ise kendim hakkında kısa bir ek bilgi: Çok da fazla söz dinleyen bir insan değilimdir.
Fotoğraf çekiyor numarası yapıp birkaç da küçük yalan söyleyerek gruptan yavaş yavaş uzaklaşırken bir anda önüme tahta bir cismin zıplamasıyla az kalsın çığlık atacaktım. O da nerden gelmişti öyle. Ayaklarımın dibinde yatan kuklamsı cisme daha yakından bakmak için yavaşça eğildim. Gözlerime inanamıyordum. Bu pinokyoydu. Pinokyo’nun ayaklarımın dibinde yavaşça dikilip “Mekanımıza hoş geldin.” demesini hayal meyal hatırlıyorum. Gerisi ise karanlık.
Gözlerimi açtığımda kendimi altın yaldızlı, cibinlikli bir yatakta bulmamın bütün bu yaşananların bir rüya olduğu doğrultusundaki teorimi kanıtlar nitelikte olduğu söylenemezdi. Başımda dikilen insanları saymıyorum bile. Bir çok masaldan yüzlerine aşina olduğum onlarca masal karakteri karşımdaydı ve yüzüme bakıyordu. Sanki her bir masaldan birer sayfa alınarak yazılmış ve insanda kafa karışıklığına sebep olan, anlamsız bir kitabın içinde gibi hissediyordum kendimi.
Neler olduğuna hiç bir anlam veremez yüz ifademden olsa gerek bir açıklamaya ihtiyaç duyduğum anlaşılmış olmalıydı ki odadaki fısıldaşmalar bir anda durdu. Keloğlan olduğu bariz belli olan çocuk yavaşça öne çıktı ve “Merhaba.” dedi. Pekala bu her şeyi açıklıyordu(!). Keloğlan’ın ne diyeceğini bilemediğini farkeden kalabalıktan biri Keloğlan’ı nazikçe geri çekti ve kendisi açıklamaya koyuldu. “Pekala az şu anda kafanın çok karışık olduğunu tahmin edebiliyorum. Sonuçta her gün bir masal karakteriyle karşılaşmıyorsundur. Hatta muhtemelen şu ana kadar, gerçek olduğumuza dahi inanmıyordun. Off! Bunu nasıl söyleyebilirim bilmiyorum: Biz sanılanın aksine gerçeğiz ve burası bizim evimiz. Sen de nasıl olduğunu tam olarak anlayamasak da bir şekilde bizim boyutumuza geçmeni sağlayacak bir şey yapmış olmalısın.”
Odaya tekrar bir sessizlik hakim oldu. Olanlara inanamıyordum. Dünyanın her köşesinde anlatılan apayrı kültürlere ait, apayrı masalların karakterleri şu anda karşımda duruyordu. “Aman tanrım!” diye mırıldandım. “AMAN TANRIM!” diye bağırdım ardından. “Biliyordum. Gerçek olduğunuza hep inandım. Bir gün sizi bulacağımı biliyordum.“ Küçük bir pamuk şeker hayalinin peşinen koşarken en büyük hayalimin içinde bulmuştum kendimi. Arkadaşlarımın onların varlığına olan inancımı kaybetmediğimden geçtikleri dalgalar beni ne kadar üzse de bu hayalimden hiç vazgeçmemiştim.
Onlarla birlikte geçirdiğimiz bir günün sonunda onlar hakkında bir çok şey öğrenmiştim. Hepsi masal şatosunda doğmuştu. Evlerinden dışarı çıktıkları zamanlarda başlarından geçenler yıllar boyunca anlatılmış ve dallanıp budaklanmış, ağızdan ağıza yayılırken olaylara farklı karakterlerin katılması ise yeni karakterlerin doğmasına sebebiyet vermişti. Bu karakterler ise kendi hikayelerini oluşturmuş; kimi iyi yolu, kimi ise kötü yolu seçmişti. Kötü yolu seçenler Masal Şatosu’ndan kovulmuş ve Korsan Gemisi’nde yaşamaya başlamıştı.
Gitmeden önce bana söyledikleri şey ise aslında oraya gitmemin bir tesadüf olmadığını anlamamı sağlamıştı. “Sen, sen ol asla ama asla yalan söyleme, insanları kandırma, her zaman doğrunun yanında olmak ve dürüst davranmak senin açından kötü bir sonuca yol açacak olsa dahi dürüst ol. İnan bize o an dürüstlüğün hoşuna gitmeyecek bir şeye yol açsa dahi, en sonunda daima mutlu olan sen olursun”

(Visited 64 times, 1 visits today)