Hayvan Kutuları

Bir kutu hayal edin. Böyle kartondan, kahverengi. Hani olur ya eşya taşıdığımız sonra açarken parçaladığımız çirkin kutular, onlardan işte. Faraza içinde de siz varsınız. Çıkma olanağınız yok. Her gün birileri size yemeğinizi suyunuzu getiriyor, birileri de kutunun açık olan tarafından her gün sizi izliyor. Kulağa ne kadar güzel geliyor değil mi? Sanki hepimizin hayalerindeki hayat (!). Peki bunu düşünürken bile rahatsız edici bulurken biz insanlar neden bunu başka bir canlıya yapıyoruz? Konuşamadığı için mi? Feveran etmediği için mi?

Yıllardır canlılar doğal yaşam alanlarından alınıp bu kutulara, yani kafeslere tıkılıyor. Bu kafesler sözde bu canlıların kendi habitatlarına uygun şekilde yapılıyor bir de. “Çocuklar sevgiyi orada tadacaklar, televizyonda gördükleri hayvanlar ayaklarına kadar gelecekler” deyip yüzlerce hayvana bu eziyeti yaşatıyorlar. Çocuklar, o beş metrekare alanda yaşamaya çalıştığı için kafayı sıyıran aslanları, leoparları; duvara çizilmiş ağacın yapraklarını yemeye çalışan zürafaları kendi gözleriyle görüyorlar. Sevgileri tutsak edip, kafes arkasından çocuklara bu hayvanları izletmek ne derece doğru?

Bu bahsettiklerimin yanı sıra tabii ki ekosistemin tam anlamıyla sağlandığı hayvanat bahçeleri de var . Hayvanların kafeslerin arasında olmadığı ve insanlarla beraber özgürce dolaştığı bir ya da iki tane hayvanat bahçesi… Geri kalanı Avrupa’da olsun Amerika’da olsun, hiçbirinin o hepimizin nefret ettiği petshoplardan farkı yok. Zira çoğu hayvanat bahçesinde her yer beton. Canlıların kendi habitatlarına ait bitki örtüsünün yanı sıra yerde iki gram ot yok. İklim desen zaten uygun değil. Sıcaklığı ne kadar düşürürsen düşür penguen kutuplarda yaşar. Yani anlayacağınız hayvanların mutlu olabilme ihtimali o kadar düşük ki…

 

Ne yapmaya çalışıyoruz? görünürde çocuklarımıza hayvan sevgisi aşılamaya. Peki hangimiz o girişten içeri adım attığında sevgi kokusu alıyor? Belki de hayvanları öğretmeye çalışıyoruzdur çocuklarımıza. Peki, hangimiz oralarda gerçek bir kurt gördü. O kafeste, aldığı sakinleştiricilerden gözlerini açamayan kurda baktığınızda onun nasıl uluduğunu nereden bilebilirsiniz ki?

Evet, çocuklarımıza, kendimize bir şeyler öğrettiğimiz doğru. Esareti öğretiyoruz, hayvanlara eziyet nasıl edilir ve eziyet edenlere nasıl para kazandırılır onu öğretiyoruz. Tüketici çılgınlığımızı hayvanların yaşamları üzerine kurmayı öğretiyoruz. Bilinçlenmenin vakti geldi artık. Hayvanları o kutularda tutmak yerine doğal ortamlarına salmalıyız artık. Bunu yapamıyorsak bile yapanlara yardım ederek onlara daha çok olanak sağlamamalıyız, para kazandırmamalıyız artık. Hiçbir canlı, hiçbir varlık üzerinde hakkımız yok. Ve benim kuvvetle inandığım bir şey var: Doğa bir gün intikamını alacak. Bu yapılanlar insanların yanına kalmayacak. Hiçbirimizin hayvanat bahçesine gidip vahşi hayvan görmeye ihtiyacı yok. Etrafınıza bir bakın, dünyada insandan daha vahşi bir hayvan var mı?

 

(Visited 89 times, 1 visits today)