Her Şerde Bir Hayır Vardır

Deliriyordum! Bu konser için kelimenin tam anlamıyla aklımı yitirmek üzereydim. Kırk yılda bir Ankara’ya gelen idol aldığım – idol alınmasının sebebi sadece besteleri veya seslendirdiği şarkılar değil, aynı zamanda bir dünya insanı olması ve insanlık için yaptığı şeylerin sayısız olması denilebilir.-  sanatçının son biletini ben almıştım. Büyük bir rahatlama hissi ve heyecanla karışık bir şekilde konser gününün gelmesini bekliyordum. Gün gelip çattığında çok güzel hazırlandım ve erkenden konserin olduğu mekana gittim. Mekan bina gibi değildi, yayvan ve geniş asma balkonlar gibiydi. Her telden insan gördüm. Kimisi tek gelmiş, kimisi ise bir grup olarak gelmişti. Yerime geçtiğimde tek heyecanlı kişinin ben olmadığımı gördüm. İnsanlar da benim gibi  yerlerinde duramıyorlardı. Veya en azından ben öyle düşünmüştüm. 

    Sonunda konser zamanı geldi. Herkesin çığlıklarıyla beraber müzik başladı ve aydınlık olan sahnenin ışıkları söndü. Artık eli kulağındaydı ama şarkının başlaması gereken yerde müzik devam etti ve birden çığlıklar kesilip ayrı ayrı grup veya tek başına gelen insanlar bir grup oldu ve herkes birbirine bakıp ne olduğunu sordu. On, on beş dakika sonunda anons geçildi ve ne yazık ki, sanatçı sahneye çıkarken bir kaza atlatmış ve bugün sahne alamayacakmış. Biz, artık biz diyorum o konser salonundaki insanlara, büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı ile geri dönmeye başladık. Tek teselli kaynağımız yapılan anonsta bunun telafisi olacak denmesiydi.

  Yavaş yavaş herkes dağılırken yolu uzatmak için arka çıkıştan çıkmaya karar verdim ve tam çıkış aralığından geçerken büyük harflerle “GİRİLMEZ!” yazan kapıyı ardına kadar açık buldum. Nedense o an aklımdan “Bu kadar gelmişim en azından elimde bir macerayla döneyim.” diye bir düşünce geçti. İyi ki de geçmiş çünkü o kapı benim hayranlık duyduğum sanatçının ayağı yaralandığı için getirilen revire dönüştürülmüş yermiş ve kapıdan girdiğim an idolüm, korumaları ve doktorla göz göze geldim. Korumalar benim üzerime yürümeye başladı o yüzden ben de birden neye uğradığıma şaşırarak kendi isteğimle çıkamadım. Şanslıydım ki korumalara ” Bırakın geçsin en azından benimle konuşsun. Zaten bir şey yapamadım onlar için.” dedi, ve o an dünyalar benim oldu. İmzamı aldıktan ve fotoğrafımı çektikten sonra yanına oturdum ve konuşmaya başladım. Odada sadece ikimizdik ve garip bir şekilde onunla sanki bir arkadaşımmış gibi rahatça konuşabilmiştim. İşin büyüsüdür ki hala öyle konuşuyoruz ama bu sefer gerçekten arkadaşız.

(Visited 60 times, 1 visits today)