Karakterini Kaybetme

Lisenin başlarında okula gitmek istemezdim. Dış görünüşüm yüzünden beni yargılayan insanlarla aynı ortamda bulunma düşüncesi bile benim canımın sıkılmasına yeterdi. Sivilceli, gözlüklü ve irice bir kızdım. Bunların hepsi ergenliğin ve stresin piyangosuydu aslında. Bütün bir sene boyunca bütün zorbalıklara maruz kalmıştım. Sadece erkekler değil kızlar için de geçerliydi bu durum. Ta ki 2011 yazına kadar.

 

O yaz geçirdiğim kaza yüzünden yaklaşık 1 hafta boyunca sadece hastanenin yemeklerinden yemek zorunda kalmıştım. Sonrasında da midem küçülmüştü. Artık yemek yemek istesem de midem almıyordu. Bu da kilo vermemi sağlamıştı. Kilo verince özgüvenim de artmıştı. Yüzümdeki kusurlar için de doktora gitmiştim. Bu da gelen özgüvenimin tuzu biberi olmuştu. Artık eski Melisa’dan eser kalmamıştı. Yaz tatili bittiğinde artık çok farklı bir kız olmuştum. Bütün gün ayna karşısında geçip kendimi inceliyordum.  Gerçekten değişmiştim. Eski Melisa aynalardan nefret ederdi.

 

Okulun ilk günü yine bütün bakışlar benim üzerimdeydi ama bu sefer insanların yüzündeki alaycı ifade yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Nedense bu bakışlar hoşuma gitmişti. “Demek ki başarmışım.” demekten alıkoyamadım kendimi. Sınıfa girdiğimde 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir şey gerçekleşmişti. Aynı sınıfta olduğum ,namı değer prenses, Çağla yanıma geldi. Tek kaşını kaldırarak “Ne kadar değişmişsin, az daha seni tanıyamıyordum.” dedi. Sanırım ilk defa benimle konuşmuştu. Tabii yüzüme karşı ettiği hakaretler sayılmazsa. “Bu okul çıkışı kızlarla bir yerlere gideceğiz istersen sen de gel.” dedi. Her ne kadar bana önceden kötü davranmış olsalar da gitmemin bir şey kaybettireceğini düşünmüyordum. Eğer gitmezsem beni dışlamaya devam edeceklerdi. Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyordu.

 

Birkaç ay geçmişti ve her şey istediğim gibi gidiyordu. Artık kimse benimle alay etmiyordu. Çok mutlu olduğumu söyleyemezdim. İçimi bir huzursuzluk kaplamıyor değildi ama bildiğim bir şey varsa o da eskisinden daha mutlu olduğumdu. Sürekli Çağla ve arkadaşlarıyla takılıyordum. Gün geçtikçe daha da onlara benziyordum. O zamanlar bunu farkında değildim. Belki de popülerliğin tatlı zehiri yüzündendi. Onlar hala insanlarla dalga geçiyordu ve bu bana çok normal gelmeye başlamıştı. Hatta ben de çoğunlukla onlara dahil oluyordum. Geçenlerde tuvalette bana çarpan kızı yerin dibine sokmuştum sonradan bu olay bütün okula yayılmıştı . Başka bir gün de yemekhanede yemeği yere düşüren kıza hakaret etmiştim. Kızın birini de Çağla’ya karşılık gösterdiği için dövmüştüm. Ve daha niceleri… Ama bunların hepsinden bir şekilde yırtmıştım.

 

Öğrendim ki tuvaletteki kız okuldan ayrılmış. Neden bir insan bursunu yakar ki? Hem de hiçbir sebep yokken. Benim yüzümden ayrıldığı aklımın ucundan dahi geçmemişti o zamanlar. Dövdüğüm kıza da kimse inanmamıştı.

 

Liseyi bitireli 4 yıl olmuştu ama hala aklıma bu olaylar geliyordu. Pişman mıydım? Evet. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Evin yolunu tutarken her gün geçtiğim parkta Çağla’yı görmüştüm. Lisedeki popüler olan Çağla. Çökmüş vaziyetteydi. Bankta ağlıyordu ve lisedeki halinden eser kalmamıştı. Yıllar onun güzelliğini alıp götürmüştü. Yanına gitmek istiyordum ama ayaklarım geri geri gidiyordu. Cesaret edememiştim. Tıpkı eski ezik Melisa gibi.

 

Anahtarı cebimde ararken olanları düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kapıyı açtığımda ise daha büyük bir sürpriz! Kendi evimde tanımadığım birden fazla yüz. Sesi duyunca hepsinin kafası bana doğru çevrilmişti. Karşımdaki insanlar hiçbir şey söylemeden bana bakıyorlardı. Meraklı gözlerle bakınca birisi üstüme doğru yürümeye başladı ve bana çarptı. Ne yaptığını anlamaya kalmadan bana bağırmaya başladı. Hiçbir şey anlayamıyordum. Başka birisi de saçımı çekmeye başlamıştı. Bu yapılanlara daha fazla tahammül edemeyip bağırmaya başladım.” Ne yapıyorsunuz siz?! Kafayı mı yediniz? Ne işiniz var evimde? Hemen polisi arıyorum.” Cümlemi bitirir bitirmez karşımdaki kız elimdeki telefonu alıp “Biz seni zamanında müdüre şikayet etmemiştik tatlım. Oluyor mu böyle?” bu cümle olan biten her şeyi anlamamı sağlamıştı. Karşımdaki kız lisede Çağla için kavga ettiğim kızdı. Yanındaki kıvırcık saçlı kız da tuvalette azarladığım kızın ta kendisiydi.

 

Bu olanlar yüzünden o kadar pişmandım ki. Ben nasıl bir canavara dönüşmüştüm? Nasıl şeytana uymuştum? Hem de bu olanların hepsini ben de tek tek yaşamışken. Her ne kadar değişsen de karakterin hiçbir zaman seni terk etmemeliymiş çünkü beden geçici ama ruh her zaman kalıcıymış…

(Visited 319 times, 1 visits today)