Markete Sadece Galileo Gitsin

Bilim, felsefe, sosyoloji, psikoloji, matematik, sanat birbiriyle sonsuz bir bağlamda olan kavramlar. İnsan, yaşamı boyunca hayatını devam ettirmek için bu kavramlara ihtiyaç duyar. Bilimi keşfetmek için veya psikolojiyi anlamak için bir profesör olmak gerekmez bazen, içinizdeki merak duygusu keşfetme arzunuzu kamçılar ve harekete geçirir sizi.

Hayata tutunmak için kendimize uğraş alanları bulmaya gayret gösteririz, buluruz çoğunlukla da. Peki, hepsinde bir profesör kadar profesyonel miyizdir gerçekten? Tabii ki hayır. Asıl amaç da bu değil midir zaten? Bildiğimizi iddia etmeden öğrenmek, araştırmak, keşfetmek…

Cahillik, günlük hayatımızda sıkça kullandığımız bir sözcük. Anlamını gerçekten sindirilebilmiş miyizdir sizce? Cehalet bilmemek değildir, bilmediğini bilmemektir. Bir konu hakkında bilgiye sahip olmayabilirsiniz ama hiçbir zaman bilmediğiniz halde “Ben bunu bilmiyorum.” diye bir iddiada bulunmazsınız. Çünkü siz keşif yolculuğunuzda önünüzde engel tanımayanlardansınız.

Belki de son yıllarda en çok sivrilen ilgi alanlarından birisi olan matematik çoğumuzun korkulu rüyası. Kendimizi matematiği yapmak için zorlarız ve en sonunda pes etmenin en kolay yol olduğuna karar verip vazgeçeriz. Matematiğin sadece okulda zeki öğrenciler tarafından çözülen birkaç soru olduğuna kanaat getiririz kendimizce. Sizce matematik sadece okulda öğretilen bir ders midir?

Eski zamanlara dönüp baktığımız zaman karşımıza yüzlerce matematikçi çıkar. Hepsinin okulda gördüğü matematik derslerinden puanları her zaman yüksek midir sizce? Ben söyleyeyim: Hayır. Matematik, okulda öğretilen ve sınavlarda önemli bir yer tutan sorular bütünü olmasının yanı sıra evrenin oluşum basamaklarıdır. Dışarıya çıktığımız zaman çevrede gördüğümüz her şey matematiktir. Evlerin yapılış aşamaları, yaptığımız alışverişler, insanlarla konurken bir konu üzerinde kurduğumuz mantık hepsi matematiktir. Peki, bir konuda mantık yürütmek için veya markete gidip alışveriş yapmak için matematikçi mi olmamız gerekiyor gerçekten?

Matematik bilimi, ilgisi olan insanların yönlendiği bir alan olmakla beraber herkesin doğuştan mantık yapısını oluşturan bir daldır. Herkes bilime ilgili olmaz belki ama matematik mantıktır, evrenin dilidir.

Kendimizi geliştirdikçe farklı kültürler, ülkeler ve insanlar keşfetmeye başlarız. Bu kültürleri keşfederken ister istemez onların dillerini de öğreniriz ki iletişim kuralım. Bu diller insanlar arasında sosyokültürel yapının oluşmasını sağlar sadece. Bu dillerden farklı olan ve dünyada herkesin uyum sağladığı veya sağlamaya çalıştığı bir dil daha vardır: evren dili. Matematiği içerisinde bulunduran bu dil bir düşünce yapısıdır, sosyokültürel bir ilişki değil.

Yaşama devam etmek için ayak uydurduğumuz bu evren dilini baz alarak herkesin matematikçi olmaksızın matematiği mantığında barındırdığını savunabiliriz. Bir konuyu araştırırken profesyonel olma isteğiyle devam ederseniz o konunun profesörü, öğrenmek ve keşfetmek için o konuyu araştırırsanız kendi hayatınızın profesörü haline gelirsiniz. Bir bakıma seçim size kalmış diyebiliriz.

Matematiğin sadece bir dersten ibaret olmadığını içimize sindirerek yaşamaya başladığımız zaman evren kitabını okumaya başlayabiliriz. Çünkü evren, insan benliğinin ve matematiğin oluşturduğu devasa mantığın birleşmesinden doğan eşsiz yaratılıştır. Galileo’nun da dediği gibi “Doğanın muazzam kitabının dili matematiktir.”

 

(Visited 217 times, 1 visits today)