Mutluluğu Aramak

“Nasıl mutlu olunur? Neden mutlu olduğumu hissetmiyorum? Mutluluk nedir?” bu sorular her gün kendi kendine sorduğu sorulardı. Sanki 9-10 yaşlarından sonra “mutluluk” denilen kavram hayatından çıkmış gibiydi. Ailesiyle bu konuyu görüştüğünde ailesi, bunun çok ciddi bir konu olduğunu ve mutlaka bir psikiyatriste gidilmesi gerektiğini söylediler. Bir psikiyatriste giderse kendini sorunlu bir insan gibi hissedeceğinden dolayı ailesinden ona biraz zaman tanımalarını istedi.

 

Mutluluğu bulma ve kavuşma çabalarına Mart ayının başında başladı. Kendine bir hafta boyunca vakit ayırmaya karar verdi ve internetten yapabileceği aktiviteleri araştırdı. Spor yapmaya karar verdi ve bulunduğu şehirde çeşitli sporları yapabileceği bir yer aradı. Birkaç saatlik bir aramanın ardından güzel bir spor salonu buldu. Spor salonuna kayıt oldu ve kayıt olduğu an içeri girdi. Orda bir basket sahası vardı. Daha önce basket oynadığı için onunla birlikte oynayacak bir kaç kişi aradı fakat bulamadı. Tek başına oynamaya başladı fakat bu onun için hiç bir anlam ifade etmiyordu. Kendini mutluluk hissine yakın bile hissetmiyordu.

 

Bu olaydan hemen sonra spordan vazgeçti ve evine dönüp not aldığı aktivitelerden birini seçmeye karar verdi. Not defterine yazdığı aktiviteler başlıca şunlardı: “Resim çiz”, “Bir enstrüman çalmayı öğren” , “Çeşitli spor dallarında kendini geliştir” ve “Oyun oyna”. Son yazdığı şeyi görünce şaşırdı. Bunu yazarken bahsettiği şeyin bilgisayar oyunları olduğu barizdi. Fakat böyle bir şey yazdığını hatırlamıyordu. O anda içinden şunları söyledi: “O kadar asosyal birisi olmuşum ki internetteki araştırmalarımın hiç birinde oyun oyna yazmamasına rağmen bunu defterime yazmışım. Üstüne üstlük böyle bir şey yazdığımı hatırlamıyorum bile.”. 

 

Kendini çok kötü hissetmişti. Her şey için çok geç olduğu fikrine kapıldı ama sonradan anladı ki artık hayatına bir çekidüzen vermek zorundaydı. Kendini asosyal olarak tanımlıyordu. Peki ya asosyallik tam olarak neydi? Sadece bilgisayar oyunları oynayan bireylere verilen ad mıydı? Bu konuda emin değildi ve bunu internete yazdı. Aldığı sonuç ise şuydu: “ASOSYALLİK: Sosyal olmayan insan davranışları sergileyen bireye verilen ad. Kalabalık ortamlarda bulunmayı sevmeyen kişidir.”. Bütün parçalar birbirine oturmuştu. Arkadaşlarıyla arasının bozulduğu ve yeni hiç bir arkadaş edinmediği zamandan beri mutluluk hissini yaşayamamıştı. Eski bir dostunu aradı ve meşgul olup olmadığını sorduktan sonra onu bir kafeye çağırdı.

 

Bir kafede buluştular ve uzun bir sohbet gerçekleştirdiler. Aileleri hakkında, okulları/işleri hakkında ve daha pek çok şey hakkında uzunca bir süre konuştular. Sonra bir şeylerin normal olmadığını fark etti. Sanki zaman durmuş gibiydi. Arkadaşına zamanın ilerlemediğini hissettiğini söylediğinde arkadaşı cebinden bir şey çıkardı. Bu şey bir cep saatini andırıyordu. Bunun, sadece cep saatine benzemekle kalmayıp akrep ve yelkovanı hareket etmeyen bir cep saati olduğunu fark etti. Sonrasında arkadaşı kulağına şu sözleri fısıldadı: “Bu cep saati mutlu olduğun zamanı anlar ve o zaman kendiliğinden durur.”

 

(Visited 30 times, 1 visits today)