Nasıl Bir Eğitim?

İnsanoğlu hemen her dönem geleceğin nasıl olacağını merak etmiş ve teknolojiden toplumsal düzene, bilimden sanata kadar pek çok alanın geleceğini sorgulayan düşünceler ortaya koymuştur. Bu düşünsel süreçte; öğretmen, öğrenci, okul, sınıf vb. kavramların ilk ortaya
çıktığı zamanlardan bugüne eğitimin geleceği de daima araştırılmış ve sorgulanmıştır. Nasıl bir eğitim? sorusu farklı yaklaşımlara göre cevaplanmış ve dolayısıyla eğitimin tanımı da bu yaklaşımlara bağlı olarak çeşitlilik göstermiştir.

Toplumsal hayatta ortaya çıkan sosyal, politik, ekonomik vb. etmenler ülkelerin eğitim sistemlerinin geleceğini etkilemekte ve çeşitli eğitim sistemlerinin ön plana çıkmasını sağlamaktadır. Bu dönüşüm, eğitim sistemlerinin en genç üyeleri olan Z ve Alfa kuşaklarıyla daha belirgin bir hal almaktadır. Yalnızca okul duvarları içinde kalan eğitim-öğretim etkinlikleriyle yetinmeyen ve hemen her ortamı öğrenme ortamına dönüştürme eğilimi sergileyen Z ve Alfa kuşaklarının da gelecek yılların eğitim sistemleri üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Toplumsal dönüşümle ilişkisi kısaca açıklanan eğitim sistemlerindeki dönüşümün en güncel örneği; 2020 yılı içinde ortaya çıkan, pek çok ülkede can kayıplarına sebep olan ve yaşamın tüm alanlarını olumsuz etkileyen Koronavirüs (Covid-19) salgınıdır. Bu salgının gerek dünyada gerekse Türkiye’de etkilediği alanlar arasında eğitim de yer almaktadır. Covid-19 salgını sürecinde okulların kapalı tutulması sebebiyle tüm eğitim kademelerinde, dünya genelinde 1,7 milyar Türkiye’de ise toplam 24,9 milyon öğrenci etkilenmiştir. Okullarda eğitime ara verilmesiyle okulöncesinden yükseköğretime kadar tüm kademelerdeki öğrenciler farklı öğrenme ortamlarına yönlendirilmiştir. Farklı öğrenme ortamları kriz durumunda öğrenmenin sürekliliğini sağlamak, öğrencilerin uzun süreli öğrenme kayıplarının oluşmasını önlemek amacıyla alınan bir tedbir olarak görülmektedir. Koronavirüs pandemisi ve buna bağlı olarak alınan tedbirler sonucu eğitim sistemlerinde ortaya çıkan değişiklikler yalnızca bir başlangıç noktası olarak düşünülebilir. Çünkü bu ve benzeri gelişmelerin etkilerinin zaman içinde azalacağı öngörülmektedir. Görsel sanatlar eğitimi her dönem içinde bulunduğu koşullara göre gelişim göstermiştir. Gerek kurumsal yapılanma gerek program amaçları ve gerekse diğer program öğeleri mevcut koşullarla bütünleşerek geçmişten geleceğe uzanmaktadır. Eğitim ve yönetim sistemini Avrupa’da 19. yüzyılın önemli akademilerinden olan Paris Ecole Nationale Supérieure Des Beaux-Arts’dan almış olan
Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin öğrenime devam ettiği bir dönemde, çağın gereksinim duyduğu yaratıcı, araştırmacı, yenilikçi ve uygulamacı bireyler yetiştirmek amacıyla 1955 yılında açılan okul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi görsel sanatlar eğitiminde çağın gereklerine uyum sağlama çabalarına örnek olarak gösterilebilir.

Okul dışı öğrenme ortamları ve görsel sanatlar eğitiminin geleceğine yönelik düşüncelerin birlikte yorumlandığı araştırma sonucunda; okul dışı öğrenme ortamlarının hem günümüz eğitim sistemlerinde hem de gelecekteki eğitim sistemlerinde önemli bir yere sahip olduğu
anlaşılmaktadır. İlgili literatürde sunulan pek çok görüş; görsel sanatlar eğitimi alacak olan gelecek kuşaklar için yalnızca formal eğitimin yeterli olmayacağını ifade etmektedir. Bu noktada; görsel sanatlar eğitimde uygulanan klasik yöntemlerin gelecek yıllarda ortaya çıkacak yeni bilgilerle harmanlanması önem kazanmaktadır. Geleceğin eğitim sistemlerini planlamak ancak günümüzde yapılacak olan çalışmalarla mümkündür. Geleceğin dünyası bugünkünden çok farklı olacağından, bugünkünden farklı niteliklere sahip bireyler isteyecek ve zaman, geleceğin kuşaklarını hazırlamada kısa kalacaktır. Bu anlamda, sanat eğitiminin geleceğini planlamak için yıllar sonrasını
beklemek değil günümüzdeki kavramların gelişimine bakarak, gelecekte neler olacağını ön görmek gerekmektedir. Gelecek üzerine öngörülerde bulunmak istiyorsak yakın geçmişte başlayan dijital teknolojiye dikkatle bakıp öncelikle değişim sürecini, bunun ne şekilde
gerçekleştiğini ve hızını incelemeliyiz. Dolayısıyla, eğitimin geleceğini inceleyen araştırmacıların okul dışı öğrenme ortamları ile ilgili kuramsal veya uygulamalı çalışmaları en kısa sürede gerçekleştirmeleri ve görsel sanatlar eğitimi alanının gelişimine destek olmaları önerilmektedir.

(Visited 57 times, 1 visits today)