Nitelikli Yeterlilikler

21. yüzyılın bize dayattıklarının had safhada olduğu bir güne daha uyandık. Ayak uydurmak için çağın bizden istediklerini bilmek paçamızı kurtaracaktır bana kalırsa. Çağın isteklerini biraz açtığım zaman gördüm ki sayılarımızdan çok bireysel yeteneklerimiz veyahut Tanrı’nın bize lütfu olarak nitelendirdiğim farklılıklarımız gerek iş dünyasında gerekse geçmişte mücadele ile elde edilen başarım ve konumlar için gerekli olacak.

Uyandığımız gün bana geçmişte öğretmenlerimin izlettiği bir filmi hatırlattı. Filmin adını hatırlamamakla birlikte ana mesajının farklılıklarımızın çok özel olduğu ve farklı olduğumuz için özel olduğumuz olduğunu hatırlıyorum. O dönem şartlarında kişisel yetenekler ve farklılıkların çok şey kazandırmadığı bir gerçekti. Fakat günümüz şartlarına indirgediğimde gördüm ki aslında değiştirmemiz gereken bir düzen var ortada. Eğitim başlığı altında küçük yaştan itibaren maruz bırakıldığımız kördöğüşü yarış geçmişte kazandırdıklarını maalesef günümüzde kazandıramıyor. Sebep şudur ki insan nüfusu giderek artmakta ve bu ivmenin önüne geçmek pek mümkün değil.‘Peki madem önüne geçemiyoruz, neden konusunu açtın?’ dediğinizi duymaktayım. Geçmişteki insan nüfusu gerekli olan meslek dağılımlarını karşılayabiliyordu fakat günümüz eğitimcileri görmüştür ki eğitim ile kazanılan öğrenciler kadar eğitim ile kaybedilen öğrenciler de var. Bu da göstermektedir ki nüfusun artmasıyla birlikte gelişmekte veyahut farklı bir boyut kazanmak üzere evrilen meslek kolları, yeterli insanı bulamıyor. Bu durumun tek sebebi ise o meslek grubunda çok büyük başarılar elde edebilecek bireyler, gerekli sayılara ulaşamıyor ve kaybolup gidiyor. Potansiyeli olan öğrenci, kendine bir kontenjan tanımlayamadığı için boş kalan yeri gerekli sayılara ulaşan fakat mesleğin gereksinimlerini diğer öğrenci kadar iyi dolduramayacak bir birey görevin başına geçiyor. Nitelikli bireye ulaşmanın çok önemli olduğu dönemimizde örnek bir davranışta bulunan Bahçeşehir Üniversitesi yaptıkları ile geleceğe yatırımı çok doğru bir şekilde yapıyor bana kalırsa. Öğrencinin elde ettiği sayılardan ziyade öğrenicinin içindeki kıvılcımı inceleyerek mülakat yolu ile alım yapıyorlar. Tabii ki bu sadece bir örnek. Dünya’nın üst sıralarına oynayan üniversiteler yıllardır bu usul ile alım yapıyor. İşin özü, bana kalırsa, yapılması gereken her iş koluna özel olacak şekilde üniversitelerin evrilmesi ve gerekli alımlar için üniversiteler, dünyanın önde gelen eğitimcilerinden yardımla yeterlilikler belirlemelidir. Bu şekilde kontenjanın yarısı, elde ettiği başarılar ile girmeye hak kazanmış öğrenciler için ayrılırken diğer yarısı mülakatlar sonucu gerçekten yeterli bulunması halinde giriş hakkı kazanacak öğrenciler için ayrılmalıdır. Sadece üniversiteler için mi peki? Tabii ki de hayır. Güzel sanat liseleri, meslek liseleri veyahut fen liseleri için de gerekli yeterlilikler, kontenjanın yarısı için sınavdan alınan not, diğer yarısı için ise bireysel yetenekler ve potansiyel olmalıdır.

Nitelikli personele olan ihtiyacın hiç olmadığı kadar fazla olduğu günümüz dünyasında bireysel yeteneklerin kaybolup gitmemesi için gereken tutum üniversite veyahut liselerde kontenjan dolumu esnasında yetenek avcılığı yapılmasıdır. Bu sayede yetişecek ve gelişecek olan meslek kolları günümüz ihtiyaçlarını daha iyi bir şekilde karşılayacak, ilerleyiş daha hızlı olacaktır.

(Visited 51 times, 1 visits today)