Öğretilmesi Gereken Asıl Konu

5 yıldır ilkokul öğretmenliği yapıyordum. Mesleğimi çocuklara küçük yaşta okullarda öğrenemeyecekleri şeyleri öğretmek için seçmiştim. Evet,derslerde öğrenmeleri gereken her şeyi detaylıca öğretiyordum ama asıl amacım onlara nasıl insan olunacağını öğretmekti. Yaşadığımız bu zamanda tek yapmamız gereken şeyi, insan olmayı, unutuyoruz. İnsanlar sadece çıkarları için bir şey yapıyor, yaptığı işin veya başka bir şeyin kendilerine yararı olmadıkça yapmayı bırakıyorlar. Her gün kendi kendime insanlık eğer şu an bu kadar kötü durumdaysa on sene içinde nasıl olacağını düşünüyorum.

Öğrencilerimle bir gezi yapmak istemiştim. Bu geziyi ayarlamak çok zor olmuştu. Eğitim verdiğim okul iyi durumda olan bir okul değildi. Bir devlet okuluydu fakat okulun, bir okul olması için gereken bazı metaryelleri yoktu daha doğrusu sağlanamıyordu. Bu yüzden gezi için gereken tüm parayı kendi paramla ödemiştim. Kış ayında olduğumuz için dışarısı kar doluydu. Planladığım gezi önemli olan bazı yerleri yürümek, en sonunda ise  sıcak bir yerde oturup bir şeyler içmekten oluşuyordu. Öğrencilerime karın onlara bir sorun yaratıp yaratmayacağını sordum. Sonuçta önemli olan onlara bir şeyler katabilmem ve yaptıkları geziden hoşnut kalmalarıydı. Eğer karda yürümekte zorlanıp sıkılacaklarsa gezinin bir önemi olmayacaktı. Ama ne güzel ki hiçbiri gitmek istemediğini söylemedi, tüm öğrencilerim bir sorun olmayacağını, heyecanla gezinin yapılacağı günü beklediklerini söylemişlerdi. Çok mutlu olmuştum. Gezecekleri yerleri bu kadar merak ediyor olmaları bana gelecekle ilgili umut veriyordu.

Nihayet gezinin yapılacağı gün gelmişti. Öğrencilerim ellerinde eldivenleri, kafalarında şapkalarıyla beni bekliyorlardı. Sınıfa girince yüzlerindeki mutluluğu görünce geziyi yapabilmek için çektiğim zorlukların önemi olmadığını anlamıştım. Herkesin yanına su almasını söyledikten sonra servise bindik. Gideceğimiz yol uzun bir yol sayılmazdı. Sadece bir saatlik yolculuğumuz vardı. Geldiğimiz yeri çoğu öğrencimin bilmediğini biliyordum. On beş dakika civarında yürüdükten sonra onlara sürprizim olduğunu söyledim. Sürprizim tiyatroydu. Normalde çoğu öğrenci için tiyatro kulağa sıkıcı ve sıradan gelse de, benim birçok öğrencim tiyatroya daha önce hiç gitmemişti. Bu yüzden tiyatro kelimesini duyunca çok sevinmişlerdi. İçeri girdiğimizde öğrencilerime yerlerini söylemeye başladım. Öğrencilerim tiyatroya gitme şansını elde ettikleri için o kadar heyecanlanmışlardı ki…

Ä°lgili resim

Tiyatro bittikten sonra hepsi bana teşekkür etmişti. Yürümeye başlamıştık. Şimdiki gideceğimiz yer yirmi dakikalık yürüme mesafesiydi. Arkamdaki çocuklar izledikleri tiyatrodan çok etkilenmişti. Nefes bile almadan birbirlerine ne düşündüklerini anlatıyorlardı. Güneş doğmaya başlamıştı ve öğrencilerimin yürümekten yorulmuş olabileceğini düşündüm bu yüzden önüme çıkan ilk yerde durup herkese salep almıştım. Saatin bire doğru geldiğini gördüm. Acele etmemiz gerektiğini öğrencilerime söyledikten sonra hep birlikte dışarı çıktık. Öğrencilerimin hepsi bugün neler yaptıklarını,anne ve babalarına eve gider gitmez anlatacaklarını söylüyordu. Salep içtiğimiz yerden çıktıktan beş dakika sonra yerde oturan bir adam ve bir köpek görmüştük. Karşımda duran görüntü içimi ısıtıyordu. Bu gördüğümüz şeyden sonra öğrencilerime dönüp ”Görünüşe göre hüküm vermeyin; zengin bir kalp, ucuz bir ceketin altında olabilir. ” demiştim.

Ä°lgili resim

(Visited 68 times, 1 visits today)