ON ANA MADDE

İstediğiniz işe girebilmek sizce zor mu? Günümüz insanının belki de en çok mücadele verdiği konudan bahsediyoruz. Tabii ki bu işten işe değişse de çoğu genç ve yetişkin işe alım hakkında yakınıyorlar. Peki buradaki sorun ne, iş verenlerin seçiciliği mi, yoksa adayların birtakım niteliklerden yoksun olması mı?

Ne yazık ki iş yerleri elimizi kolumuzu sallayarak girebileceğimiz müesseseler değil. Düzgün bir işe girmek için yeterince çaba göstermemiz gerekiyor. Bunca çabanın yanında illaki sahip olmamız gereken kişilik özellikleri de var. Uygun koşullara sahip olduktan sonra da geriye kendimizi kanıtlamak kalıyor. Kimisi yapboza oturmayan bir parça misali uyumsuz da olsa kendini öyle bir sunuyor, öylesine göz boyuyor ki tüm rakiplerinin önüne atlıyor; kimisi ise her yönüyle bu işe layıkken tarzını yansıtamadığı için listenin sonuna düşüyor. Böyle durumlarda da kendini gösteremeyen kişiler oturup dizlerini dövüyor. Bana kalırsa bunun sorumlusu iş verenin belirlediği öncüllerin basit ve kalitesiz olması.

Kendi üzerimden yola çıkayım. Bir iş veren olsaydım, NASA’nın, TÜBİTAK’ın veya büyük şirketlerin AR-GE (araştırma geliştirme) bölümlerinin başında olmak isterdim. Yani bilim ve projelerle ilgilenen bir bölümde kendi ekibini seçen kişi olmak, hayatta isteyeceğim en büyük şeylerden biri olurdu.

Elbette böylesine önemli, kritik ve özen isteyen bir işe alım yaparken mecburen çok seçici olmak gerekirdi. Bu seçiciliğin de envai çeşit kriteri olurdu. Öncelikli kriterlerimin sıralamasında ise şu on ana madde bulunurdu:

  1. Temiz bir sicil
  2. Dürüstlük/güvenilirlik/ahlak
  3. Yaratıcılık
  4. Sorgulama ve araştırma becerisi
  5. Ekiple uyum içerisinde çalışabilme
  6. Sorumluluk sahibi olma
  7. Akademik başarı
  8. Yüksek zeka ve çalışkanlık
  9. Güncel ve modern olabilme
  10. Belgelenmiş başarılar

İlk madde üzerinde yürüdüğümüzde; temiz bir sicile sahip olmak, kişinin düzgünlüğünü ve karakterini belirler. İş yerimde sabıkalı veya zamanında suç işlemiş insanlarla çalışmak istemezdim. Bu yüzden sicili düzgün olan biriyle çalışmak önceliğim olurdu.

En çok önem verdiğim bir diğer husus ise kişinin doğru karaktere sahip olması. Yalanlar ve türlü dalaverelerle etrafını aldatmaya çalışan bir şahsı ilk fırsatta elerdim. Bunun yanında ağzından çıkan sözcükleri kontrol etmekte güçlük çeken insanlarla çalışmayı da tercih etmezdim. Güvenilirlik ve düzgün ahlak ise beni baştan fethetmenin en kolay yolu olurdu.

İşimiz fikir üretmeye ve proje tasarlamaya yönelik olduğundan işe alınan herkesin hayal gücü açısından oldukça zengin ve yaratıcı olması gerekir. Bundan ötürü özgün ve bakış açısı diğerlerine oranla daha geniş olan bireyler rövanşa geçerlerdi.

Ve belki de çalışanların sahip olması gereken en önemli kazanım, sorgulama ve araştırma becerisidir. Bir kişi eğer sorgulamıyorsa bağnazdır ve taassup direkt yaratıcılığın üzerini örter. Bir bilim insanını açan altın anahtar araştırmadır. Araştırma alışkanlığı olmayan biri için bilim, hayallerden öte bir şey olamaz. Dediğim o ki, araştırma ve sorgulama yapmayan bir adayı hiç düşünmeden listeden silerdim.

Bilindiği üzere projeler karmaşık şeylerdir ve üzerinde düşünmeye sadece bir beyin yetmez. Bazı yerlerde farklı açılardan bakıp farklı yorumlamak gerekir. Bu işin sırrı ise grup çalışmasıdır. Grupla uyumlu çalışabilme yeteneği, yine kalbimi çalabilecek en büyük özelliklerden biri olurdu.

Yukarıda saydığım her şeyi kaplayan bir maddeden bahsedeceğim: Sorumluluk sahibi olma. Sorumluluk öncelikle güvenilirliği, çalışkanlığı ve ardından da işe karşı ne kadar hevesli olunduğunu anlamada en etkili sınavdır. Grup çalışmalarında üzerine düşen bir görevi yapmayan bir çalışanı ilk uçakla geri göndermenin, yapılan en doğru hareket olduğunu düşünen biri olarak, sorumluluk sahibi olmadığını anladığım bir adayı asla ve asla işe almazdım.

Önceden dediğim gibi, bazı konulara farklı gözlerden bakmak gerekir. Koyduğum kriterlerin arasında bu yüzden evrensel ölçüt olarak kabul edilen akademik başarı da var. Akademik başarı, gelişmiş çoğu ülkede birincil ölçüt kabul edilmez ancak tabii ki de eninde sonunda konuya dahil olur. Bu sebeple, ölçüt olarak kabul ettiğim bu nokta, diğer maddelere oranla daha az önemlidir benim için. Sadece olaya farklı bir açıyla bakmamı sağlar. Dediğim o ki, zorunlu olmamakla beraber akademik başarısı belirli bir düzeyin üzerinde olan birini, listemde birkaç rakibinin önüne geçirirdim.

Diğer bir önemli konu ise irade. Beni hayatta çalışmaya teşvik eden en büyük etken “İrade, zeka belirtisidir.” cümlesi olmuştur. İradeli insan çalışır yani çalışkan insan iradelidir. Böyle yerlerde çalışmak için üstün azim, irade ve çalışkanlık gerekir. Zeka ve çalışkanlık her ne kadar birbirinden farklı kavramlar olsalar da bu konuda birleşiyorlar. Bu yüzden işe alacağım kişilerden beklentim iradeli, çalışkan ve zeki olmaları olurdu.

Tarihte görmediğiniz ve göremeyeceğiniz bir şey vardır ki o da örümcek kafalı bilim insanlarıdır. Eskiye bağlı kalıp kendini güncelleyemeyen, modernlikten uzak olan kimsenin bilimle uzaktan yakında bir bağlantısı olamaz. Yani işe alım yaparken yine en çok dikkat edeceğim bir diğer nokta kişinin güncelliği olurdu.

Dikkat edeceğim en son madde ise belgelenmiş başarılar. Yine bu kriterim de kişiyi başkalarının  süzgecinden geçirip anlamak için. Akademik başarı gibi, benim için çok büyük bir önem arz etmiyor ancak dolaylı yoldan kişinin tarzını yansıttığı için seçme öncüllerime bunu koydum. Belgelenmiş başarısı var diye tabii ki de birini işe direkt almak saçma olur ancak arasında karar veremediğim iki kişiden birini seçmek için kullanırdım.

Sonuç olarak doğru seçimler yapabilmek için doğru soruların sorulması gerektiğine inanıyorum. Unutmayın, iş vermek veya işe girmek basit bir şey değil. Her iki tarafta da ciddiyet ve özen gerekir. Bu yüzden ciddiyetle doğru soruların sorulması ve özenle seçim yapılması gelecek için her zaman daha hayırlıdır.

 

(Visited 104 times, 1 visits today)