Peşimi Bırakmayan Hikaye’nin Hikayesi

Her zamanki gibi uykusuzdum.Sabah 6.00’da uyanmıştım ve yine’’Tamam,yarın daha erken uyuyacağım!’’diyordum.Tabiki de öyle bir şey olmayacaktı.Ben yine11.30’dan önce uyuyamayacaktım ama ödevler derken azıcık televizyon izleyeyim felan saat 11.30’u buluyordu yapacak bir şey yok ki. O gün okul çok zor geçti belki de uykusuzluktan belki de olacağını hissettiğim şeylerden dolayı .Husursuzdum tüm gün boyunca.Eve döndüğümde Antalya ‘ya gitmemiz gerektiğini öğrendim.Antalya’ya yani her şeyin başladığı, ortaokul dönemimi geçirdiğim yere.Sadece 1 haftalık sürecek olması beni rahatlatıyordu bir tek.Eşyalarımı hazırladım,yine geç uyudum.Sabah kalktım ve gerisini hatırlamıyorum uyku sersemliğiyle.Hatırladığım kısım uçağın inişi oldu. Sanki içinde beni taşıdığını bildiği için bu kadar sert inmişti.Konyaaltı’na doğru yola çıktık. Hiç değişmemişti etraf.Hala kasvetli,hala bunaltıcıydı benim için, oysa annemler çok mutluydu; çok seviyorlardı Antalya’yı.Evimizi gördüğüm anda bir kötü oldum gözlerim kamaştı ve içim boşaldı sanki.Eşyaları taşımak için yardım ettim.Bizim ev 6.kattaydı yani en üst kat ve asansör yoktu ki bu da tüm katları teker teker çıkarak tüm evleri görüp Hüsniye Teyze’ye yakalanmak demekti.2.kata geldiğimde beklediğim gibi  bir kapı açıldı ve içeriden Hüsniye teyze belirdi.Beni gördüğüne o kadar sevinmişti ki ‘’AAAAAAAAA yavrum ne ara geldiniz!’’ diye boynuma sarıldı ve uzun süre bırakmadı.Benim için Antalya’nın tek iyi tarafı olabilirdi Hüsniye Teyze.Çok severdim onu.Her Pazar haftalık kek-börek işini bitirir ,apartmanı bir güzel kokuturdu .Güllü mobilyalarla döşenmiş evini sürekli temizler,her temizlikte apartmandan şikayet alırdı.Pembe topuklu terlikleriyle evin içinde bir yandan bir yana yürür,biri merdivenlerden evine çıkarken kapıyı açar zorla içeri alıp yemek yedirmeye çalışırdı.Ben de onun ağına her okuldan geldiğimde yakalanırdım.’’Betül hadi gel de bir şeyler ye.’’ .Çok gitmek isterdim ama annem ‘’Ayıp olur,öyle komşuda yenmez hergün hergün.’’ diye izin vermezdi bana.Canım çok isterdi girmek ama her seferinde aç değilim diye bir yalan söylerdim. Ahhh be Hüsniye Teyze…

Hüsniye Teyze ile biraz konuştuktan sonra bir kat daha çıktım ve geldim bizim eve.Anatharla açıp girdim içeri.İçerisi aynıydı sanki hiç değişmemişti hatta hiç pislenmemişti bile.Ben bakmaya dalmışken annem arkadan geldi başka eşyalarla:’’Yolda Hüsniye’yle karşılaştım, ay yaşlanmış kızzz! Sevimleri sordum da hala kimse haber alamıyormuş onlardan.Vallahi nasıl olduysa Sevim ve kızı 1 haftada taşındı birden.Bizden de tam 1 hafta önce gittiler.Biz diyorduk ay bizimki çok ani oldu diye ama asıl onunkini anlamadım ne yaşadıysa 25 yıldır yaşadığı yeri bırakıp gitti .Hiç de haber alamıyoruz,telefonunu da değiştirmiş.Belki kocasının ölümünden dolayıdır.Sevim’in  kızına da yazık vallahi onun içinde babasını kaybetmek zor.Neydi onun kızının adı?’’ ‘’Serap’’dedim sessizce kelimeler kayboldu o an zihnimde… Annem tabiki konuştuktan sonra 1 saniye bekleyemeyip ‘’Senle yaşıttı demi ay nasıl iyi kızdı.’’dedi.Ben hiç sevmezdin Serap’ı bunu da anlayamamıştı bir .Her zaman ikimizi çok iyi anlaşıyor olarak görürdü ama öyle değildi işte sevemiyordum onu.Eşyaları hallettikten sonra dışarı çıktım ve sahile inip oturdum.Evde bulduğum eski kitabı almıştım.Bir ara okuldaki kızlarla en sevdiğimiz kitap buydu.Hepimiz içindeki çocuğa aşıktık kitabın.En sevdiğimiz sayfada 116.sayfaydı çünkü orada kitaptaki çocuğun resmi vardı.O resme saatlerce kartpostal gibi bakardık.Ne kadar aptalmışız.Şezlongda biraz uyuduktan sonra gözlerimi açtığımda kitap yoktu yanımda, gitmişti ama zaten  benim için çok da önemli değildi çünkü burayla ilgili her şeyi unutmak istiyordum.Sahilde eski, en yakın arkadaşım Zehra’yı gördüm sonra.Hiç kimseyle karşılaşmak istemediğimden kaçmaya çaılştım ki beni gördü ve her zamanki o cırtlak sesiyle’’Betülllll senin burada ne işin var?’’dedi.Olamaz yakalanmıştım.Yanına gittim ve sarıldık.Sonra o her zamanki gibi yemeden duramadığından köşedeki bakkaldan çekirdek vb. şeyler alıp geldi,oturduk.Konuşma enteresan bir şekilde güzel gidiyordu ki o konuyu açtı yine.

-Serap hakkında ne düşünüyorsun ?Sence ne yapıyordur?

-Ufff ne bileyim ne yapıyorsa yapıyor zaten o artık burada değil onu konuşmasak?

-Ya peki sen yaptıklarımızı yine olsa yapar mıydın?

-Zehra ben en iyisi kalkayım.Tatsız olmaya başladı  bu konu.

-Ya dur gitme tamam.

Biraz daha konuştuktan sonra ben kaçtım oradan.Peki Serap’la ne mi oldu? Çok uzun hikaye ama anlatayım.Serap’la bebeklikten beri komşuyuz ama nedense onunla hiç yıldızımız barışmadı.Her zaman aramızda bir rekabet ve çekişme vardı.Hep kavga ederdik,hep tartışırdık ve her konuda yarışırdık .Benim okulda hoşlandığım bir çocuk vardı.Adı Okan. Benim Okan’dan hoşlandığımı bildiği halde gitti ve Okan’a balo teklif etti .(Mezuniyetimiz yaklaşmıştı ve eş bulmamız lazımdı balo için.)Ben bu duruma çok sinirlenmiştim ve Serap’tan bu yüzden kurtulmam gerekiyordu.Ben Okan’la gidemesem bile o da gitmemeliydi.Zehra beni baya bi gaza getirdi ve şöyle bir şey planladık.Serap’ın sınavda kopya çektiğini söyleyecektik ve o da uzaklaştırma alacaktı zaten baloya da birkaç gün kaldığından gelemeyecekti.Plan başarıyla işledi ama Serap uzaklaştırma yerine okuldan atıldığı için  bizim için asıl burası işi bozdu.Okul çok disiplinli olduğundan ve Serap’ın 3. kopya çekmesi olduğundan direkten göndermişler kızı.Bizim de tam okuldan atıldığı sırada İstanbul’a taşınma durumlarımız da çıkınca benim Okan ile dansım yalan oldu tabi ama asıl hikayenin daha kötü kısmı:Serap’ın okuldan atıldığını duyan babası kalp krizi geçirdi ve öldü böyle olunca da Sevim Teyzeler taşınmak zorunda kaldı. Nasıl olduysa bir  haftada gittiler ama nereye bilmiyoruz ve kimse de onlardan haber alamıyor.Acaba Serap bizim yaptığımızı anladı mı çünkü gitmeden önceki son konuşmamızda ‘’Arkadaşlarını çok düzgün seçmen gerekiyormuş yoksa nasıl biri çıkacakları belli değil.’’demişti.İşte o gün bu gündür vicdanım hiçbir zaman beni yalnız bırakmadı.Ben böyle bir şey istememiştim.Sadece aptal çocukca hislerimle hareket etmiştim.Çok pişmandım,çok mutsuzdum zamanı geri almak için neler neler yapmazdım…

Zehra’dan kaçtıktan sonra eve gittim biraz dinlendim.Odama gitiğimde masanın üzerinde sahilde kaybolan kitabım duruyordu.Nasıl olmuştu da geri gelmişti üstelik eve de kimse gelmemişti.İçi tam mı diye bakarken kitabın 116.sayfasını çevirdim.Karşıma el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu çıktı.Üstelik bu el yazısı tanıdık bir el yazısıydı.Bu  numara ve  el yazısı Serap’ındı.’’Beni çok özlemiş olmalısın, buluşmaya cesaretin var mı ?’’yazıyordu…old books ile ilgili görsel sonucu

(Visited 85 times, 1 visits today)