Şartlı İkramiye

Bir gün sabah uyanıyorum ve milyoner olmuşum. Büyük ikramiye bana çıkmış, 1 milyon TL ikramiye harcamanın bir şartı var. Şart ise adımın ilk harfi ile başlayan şeyleri satın almak. Mükemmel! Adım Meryem Mina, her iki ismim de “m” harfi ile başlıyor. Yani “m” harfinden başka bir seçeneğim yok. İki ismimden biri başka harfle başlasaydı bari diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Fakat yapacak bir şey yok. Konulmuş adım bir kere, 1 milyon için değiştirecek halim yok ya! Neyse, şimdi düşünelim, 1 milyonum olsa “m” harfi ile başlayan ne satın alırdım?

Aklıma ilk araba almak geliyor. Güzel bir Mercedes alabilirdim ancak istediğim modelini almak için ikramiyenin en az iki kez daha bana çıkması gerekir. Üst üste üç kez bana çıkması da imkânsız gibi bir şey olduğuna göre istediğim arabayı bir kenara bırakıp daha uygun fiyatlı bir araba ile yetinirdim. Mesela ikinci el, düşük kilometreli, mümkünse hasarsız bir araba bulup alabilirdim.  

Arabayı aldım diyelim geri kalan paramla iyi bir markadan ihtiyacım olan her çeşit makyaj malzemesini arkadaşlarımı da yanıma alıp onlarla beraber zevkle seçer, kendime ne aldıysam onlara da aynısından alırdım.
Mum alabilirdim. Mumlara karşı büyük bir zaafım var. Renkli, kokulu, şekilli mumlar alırdım ama kullanmaya her zaman olduğu gibi kıyamazdım. Mumun ipi kararacakta mum bozulacak diye ödüm kopardı. Süs eşyası diye raflara, masanın, sehpanın üstüne koyar öylece bırakırdım. Kesinlikle böyle yapardım.

Bu kadar parayı çarçur etmek olmaz o yüzden bir mermer atölyesi satın alıp işletebilirdim. Mermerden anlamıyor olabilirim ama ben sermayemi kullanırdım çalışanlar ise bilgileri ve becerilerini ortaya koyarak işleri devam ettirirdi. Bence iyi bir ortaklık olabilirdi. Tabii işler eksiye yeni zarara doğru gitmediği sürece. Kimse sermayesini, vaktini ve emeğini çöpe atmak istemez.

Belki bir mimarlık şirketi de satın alabilirdim. Yada hissesini. Her gün zevkle gideceğim bir iş olurdu herhalde. İnsanların isteklerini, hayallerini gerçeğe dönüştüren bir yerde sıkılacağımı sanmıyorum.

Mimarlık şirketi ve mermer atölyesinden daha baskın gelen başka bir isteğim var aslında. Bir moda evi açmak. Kendi tasarımlarımı olduğu mükemmel bir moda evi.
En büyük hayalim bir tasarımcı olmak, işte bu yüzden az önce almayı düşündüğüm her şeyden vazgeçip bütün paramı bu moda evine yatıracak kadar çok istiyorum bu hayali. Beyaz, pembe, mavi, siyah, bordo, yeşil bu renklerin ve tonlarının harmanlandığı her katında ayrı renklerin, ayrı modellerin olduğu bir yer. Yeşilliklerin ortasında bembeyaz panjurlu küçük bir villada bu hayalimi gerçekleştirmek o kadar güzel olurdu ki…

Şu aralar fazlasıyla kullanmak zorunda kaldığımız bir ürün olan maskeler. Bence maske almakta aşırı mantıklı bir seçenek. Ülkemizde maskeye ihtiyacı olan bir sürü insan var aslında. İmkanları elvermediği için alamayan, kullandığını yıkayıp bir daha kullanan insanlar var. İstemeden, zorunlu olarak hayatlarını riske atıyorlar, işte tam bu yüzden maskelerden kutu kutu alıp, tanıdığım, tanımadığım alamayan insanlara, uzaktaki-yakındaki köylere yani elimin uzandığı her yere maskeler dağıtırdım.

Belirli bir kuralla harcayacağım 1 milyon TL için hayallerim bunlardı…

(Visited 25 times, 1 visits today)