Yeniden De Mutlu Olabiliriz

Hediye Nine, uyanır, her sabah çiçekleriyle konuşurdu. O sabah, çiçekleri tek bir ses bile
duymadı. Her zamanki gibi bahçede kahvaltı yapıyordu. Beni gördü ve ona katılmamı söyledi. Ben de annemin ona yaptığı börekleri ve pişileri tabağa koyup masaya oturdum. Başladık yine sohbet etmeye. Çok tatlı ve sevecen bir kadındı ve sürekli bizim kalbimizi eritecek gülüşünü sergilerdi. Ne yazık ki içinde çok büyük acıları taşıyan Hediye Nine asla o asil duruşundan taviz vermezdi. Fakat, onun her akşam yatmadan önce fotoğraflara bakıp döktüğü gözyaşlarının miktarını kimse bilmiyordu. Hiç kimse onun gerçekten içini görmüyordu, benim dışında. Her sabah erkenden, daha gün yeni doğmaya başlarken dışarıya yürüyüşe çıkıp yakındaki deniz manzaralı yamaçta oturup iç çekerek denizi izlediğini bilmiyordu, görenlerde sanırım umursamıyordu.

Onun acısını kimse fark etmiyor ve onu asla dinlemiyorlardı, oysa belki birisinin onu dinlemesine ve acısını artık içinde tutmamaya ihtiyacı vardı. Bu kalpsiz ve birbirlerini umursuyormuş gibi yapan sahte arkadaşlar ve komşuların yapmadığını, yapamadığını birisinin mutlaka yapması gerekiyordu. Hiç kimse bana göre samimi değildi, sadece iyi kalpli ve samimi bir görüntü vermeye çalıyorlardı. Birbirlerinin arkasından konuşup tekrar yüzlerine bakıp gülümsüyorlardı. Bana göre insan olmak bu değildi. Artık Hediye Nine’nin yalnız başına dertlenip içine atmasına göz yumamazdım. Ve ona aslında içinde yaşadıklarını ve onun hakkında benim fark ettiğim ama kimsenin fark edemediği şeyleri anlattım. İlk başta bana söylemekten çekindi ama sonra bana anlatmaya karar verdi çünkü benim o sahte insanlar gibi olmadığımı biliyordu. Önce bana çay ikram edip içindekilerini döktü. Ve tamda tahmin ettiğim gibi acısı gerçekten çok büyüktü. Her şeyden önce evlat hasreti, hayata gözlerini yuman eşinin yokluğunu çekiyordu.

Meğer 2 tane yetişkin çocuğu varmış ve kendilerine yeni yuva kurup yurt dışına taşınmışlar. Anca yılda 3 kez arıyorlarmış. Rahmetli eşi 10 yıl önce kalp krizi geçirip aramızdan ayrılmış. Her gece çocuklarının ve eşinin fotoğraflarına bakıp ağlıyormuş. Kendi bahçesinde yetiştirdiği bitkileri sanki onlar çocukları ve eşiymiş gibi büyütüp bakıyormuş. Biraz dertleştikten sonra evime döndüm. Ertesi sabah Hediye Nine’nin çiçeklerine bir şey söylediğini duyup yanına gittim. Ona ne yaptığını sorduğumda bana her zamanki gülümsemesinden daha farklı, daha gerçek bir gülüş sergiledi . Artık çiçekleriyle  ve benimle konuşup kendini daha ferah hissettiğini ve artık eskisi gibi üzülmediğini söyledi. O an o gerçek gülüşünü görüp o sözlerini duyduğumda ruhumu öyle bir duygu sardı ki anlatamayacak kadar özel bir histi. En önemlisi artık yalnız olmadığını, benim hep onun yanında olduğumu fark etmişti.

(Visited 27 times, 1 visits today)