Yenilik

Ofisimde oturuyorum, toplantıyı beklerken geride bıraktığım zorlu yılları hatırlıyor, nasıl bu pozisyona geldiğime inanmak ne kadar zor olsa bile emeklerimin zayi olmaması için derin düşüncelere dalmıştım, sosyal medyada gezerken telefonumuz hakkında bir sürü paylaşımlar, bunların altında ise binlerce iyi veya kötü olsun yorumlara bakıyordum. Ne kadar optimist olsam bile bazenleri geri bildirim alıp geliştirmek için biraz da pesimist olmam gerekiyordu. Bazılar kamerası veya ses sistemi vesaire şikayetleri vardı, ne kadar güvensiz gelse de aklıma ilk gelen kullanıcılara güvenmek olmalıydı çünkü telefonumuzun kullanıcılarına dahi güvenemiyorsak bizim halimiz ne olacaktı? Yavaşça bütün gördüğüm sorunları not aldım. Çok ciddi gözükmeseler de bunları düzeltmemiz gerekiyordu. Telefonuma hatırlatıcı tarafından mesaj geldi, toplantıya otuz dakika kalmıştı, odama geçtim notlarımı bir kenara bırakıp hazırlanmaya başladım.

Takım elbisemi ve gümüş gibi parlayan ayakkabılarımı giydim. Apartman dairemden çıkıp arabama doğru yol aldım, o sırada hala kara kara düşüncelerim vardı. Bir anlık boş verip devam ettim. Arabama bindim ve kırk bir dakika sonra ofise geldim.

O sırada çalışanlardan biri bana selam verdi ve toplantı odasına yönlendirdi. Yavaşça odaya yaklaştım, kapıya tık tıkladım, selam verip girdim. Aynı iş adamları gibi evraklarımı masaya vurup herkese bir göz kestirdim, bunlar ortaokulda futbol oynadığım, eğlendiğim insanlar gibi değil başarılı ve etikleri farklı iş adamlarıydı. Sunumuma başladım, bazı sözlerim veri olmakla birlikte bazıları benim varsayımlarımdan alıntıydı. ”Telefonumuz maalesef kamera ve kulaklık alanında geride kalmış gibi, bazı telefon markalarının performansı ve reytingleri bizi geçiyor” dedim. Hep optimist kelimeler duyup kaçınılmazdan kaçmaya çalışan bu patronlar bu sözcükler karşısında şok olmuştu. Devam ettim. ”Telefonumuzun sabit depo alanı maalesef düşük, bunu arttırıp, androidlerin ‘Google Play’ platformuna benzer kullanıcı destekli bir App store yapmalıyız” dedim. ”Telefonlarımız Devrimci bir kavamla yaklaşmalı, küçük boyutta olup büyük işler becermeliyiz, telefonların yanında hediye olarak gelen şarj ve kulaklıkları geri piyasaya sürmeliyiz diye sunumumu bitirdim.” Ne kadar başta pesimist baksalarda bir verilerden sonra mantıklı bulan iş adamları isteklerime büyük bir hayranlıkla bakıp beni alkışladılar. Bunları patronun ofisine gönderceklerini söylediler. Bu kelimeleri duyduktan sonra çok mutlu olmuştum, ve geleceğe dair daha optimist bakıyordum, telefonlarımızın geleceği artık para hırsı ile değil, kaliteyle şanlanacaktı.

(Visited 56 times, 1 visits today)