Zamanın İçinde Kaybolan Bilim

Bilim… İnsanoğlunun bulduğu bilgileri tek bir başlık altında topladığı sürekli değişen ve genişleyen bir bilinmezdir. Bilimdeki gerçeklerde eğer insanların zamana dayalı bulduğu birkaç yapboz parçası ise ama değişkenlik gösteriyorlarsa bütün olarak tamamlanmış bir yapboz bizim için sadece bir anlık bir resim midir? Ya o büyük resim belli aralıklarla bizim karşımıza çıkan gerçeklerse ve o gerçekler sonsuz boyutta sonsuz kez farklı şekillerde tekrardan yaşanıyorsa, bir an kalıcı bir ”an” mıdır?

İnsan ırkı doğduğundan beri merak etmiş ve araştırmalar yapmıştır. Her geçen gün yeni detaylar öğrenen insan bu bilgileri kullanmayı öğrenmiş bunun sonucu yeni buluşları ve icatları insanoğluna kazandırmıştır. Şu ana kadar bütün yenilikleri düşünelim. Sizce bu yenilikler yıllarca aynı mı kalmıştır? Çok da zannetmiyorum. Örnek olarak karşımıza periyodik cetveli alalım. İyi kötü hepimiz ilk 20 elementi biliyoruz ama şu anlık bir bilgi bu hepmiz için. Ders kitaplarımıza bakarsak eğer periyodik cetvelin yıllarca değişime uğradığını ve eklemeler olduğunu görürüz. Kendimizi 1829 yılında düşünelim, periyodik cetvelin bulunduğu ve toplamda 42 elementin bulunduğu bir tablodur bu cevtel. Ama yıllar yıllar sonra bir bilim insanı çıkıp diyor ki sizin bu yıla kadar bildiğiniz periyodik cetvel yanlış, ben bu cetvel hakkında yıllardır araştırma yapıyorum ve tek bir sonuca vardım o da bu cetvelin eksik kalmış olmasıdır. Günümüze kadar değişen periyodik cetveli düşünün bir de- hala da değişmeye devam ediyor- , bu verdiğim örnekten varabileceğimiz tek bir sonuç vardır, o da bilimdeki gerçeklerin sadece bir anlık olmasıdır. Bir anlık demek illa bir saniye olacak diye bir kanun da olmadığına göre 1829 yılından 1862 yılına kadar olan zaman sadece bir andır ve ” Periyodik Cetvel Değişim An-1” olarak sonsuzluk görecesinde yerini almaktadır.

Teknoloji değişiyor, bizler değişiyoruz. Geçmiş eskidi, günümüz geçmiş oldu yapılması gereken teknolojiyi geliştirmek olmuştur, diye yola çıkan bilim insanlarımızın yazdığı kitaplar peki onlara ne oldu? Büyük özenlerle yazılmış ve belki de bir dönem biz öğrenciler için büyük bir bilgi kaynağı olan bu kitaplar, onların hepsi de birer an olarak sonsuzlukta yerlerini aldılar. Kitaplar herhalükarda yazılmalı budur benim şahsi görüşüm ancak zamana ayak uyduramayan kitaplar derhal düzeltilmeli ve ekletilmelidir. Aynı şekilde yeniliklere uyum sağlayaman ve eski bilgileri hala öğreten eğitmenler de değiştirilmeli ve geliştirmelidir çünkü onlar da birer ”geçmiş an”dır.

”An”lar… Küçük ama büyük birer rol oynayan birer yapboz parçaları. Ama bu 500 parça olanlardan değil, 500 trilyon parça ve fazlası olan yapbozlardan. Nereden bile biliriz ne zaman hangi parçanın kendi yerini bulabileceğini ve orada sabit duracağını? Sanıyorum bu cevabı hiçbir zaman göremeyeceğiz. Sonsuza hiçbir zaman erişemeyeceğimiz gibi. Umuyorum kendi bilinmezliğin hiçbir zaman sadece bir ”an” olarak kalmaz..

(Visited 49 times, 1 visits today)