Zorluklar Aşılmak İçin Var

Yavaş yavaş uykulu gözlerim açıldı. Şöminenin çıtırtıları artık kulağıma daha net ve keskin geliyor. Tam boynumu kaldırmak isterken bir sızı hissettim ve gözlerim dahada açıldı. Koltukta yatmışım.

Biraz daha geçtikten sonra boynumu hiç kıpırdatmadan kalkmaya çalıştım. Artık çevredeki her şeyi daha net görüyorum. Ufak sayılabilecek ama çokta ufak olmayan bir odadayım. Odanın içi o kadar güzel dekore edilmişki büyülendim. Ama burası bana hem çok tanıdık hemde çok uzak geliyor nasıl gelmiştim ki ben buraya. Aslına bakarsanız dün hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Burası neresi? Ben buraya nasıl geldim? Hepsi kocaman bir soru işareti kafamda. İyice huzursuzlanmaya başladım ve galiba birazda ürküyorum. Yavaş adımlarla bulunduğum odanın kapısına geldim. Ahşap merdiven fazla otantik duruyor. Aşağı ve yukarı doğru sallanıyor. Tam karşımdaki kapalı kapıya baktım ve “ Burada kimse yok mu?” diye seslendim ses gelmeyince 1-2 kez yineledim ama galiba burada yalnızım. Önce tam karşımdaki kapıyı yavaşça açtım. Tam evin konseptine uygun ahşap ve otantik bir mutfak. Midemin hareketlendiğini hissettim ama mutfağa girmeden kapıyı kapattım. Çok ses çıkarmamaya çalışıyorum çünkü o içimdeki tedirginlik hala tam hız devam ediyor. Sessiz ve yavaş adımlarla üst kata doğru çıktım. geniş bir koridor, kocaman bir cam ve biri sağımda biri solumda iki tane kapı. Önce camdan baktım. Hava oldukça güzeldi ve güneş daha yeni doğmuştu. Ama galiba şehirden oldukça uzaktım. Kocaman bahçenin içine kurulmuş küçücük bir ev burası. gittikçe tedirginliğim artıyordu. Tedirginliğimi bastırmaya çalışarak sağdaki odanın kapısına yöneldim. Kapıyı usulca açtım. Ebeveyn odasıydı tahminimce burası. Odayı kurcalamak istemediğimden kapıyı kapatım. Soldaki odanın kapısını açtım. Misafir odası ya da çocuk odasıydı burası. Aslında girdiğim her odada gözüm bir fotoğraf arıyor kimin evindeyim bilmek istiyorum. Ama bir tane bile fotoğraf yok. Bu odadanda çıktım en alt kata inme kararıyla merdivenlere yöneldim. Adımlarım artık daha hızlıydı.

Merdivenin ışığını açtım ve gözüme hemen merdivenin bitimine yapılmış kapı çarptı üstünde bir şey yazıyordu ama miyop olduğum için okuyamadım. Tam dibine kadar indim kapının üzerinde büyük harflerle ‘Girilmez!’ yazıyordu. Bunu böyle yazmışlar ama insan dahada merak edip girmek istiyor. Biraz kapının önünde bekledim. Dayanamayıp ‘Girilmez!’ yazan kapıyı ardına kadar açmış bulundum. Yani içerisi çok gizli ya da çok önemli olsa niye kapıyı kitlemesinlerki diye düşünerek kendimi rahatlattım. Kapının hemen yanından ışığa bastım. İşte tüm odalarda aradığım tablolar buradaydı tabloların yanı sıra bir beşik, birkaç oyuncak ve kullanmayan tonla eşya gözüme çarptı. Tablolarda önce beşik benim dikkatimi daha çok çekti. Bu beşik bana çok tanıdık ve sanki anılarımdan fırlamış gibi hissettirdi. Ama çıkaramadığım şeyler vardı aklımda. Hızlı adımlarla tabloların olduğu vitrine gittim. Şaşkınlıkla baka kaldım. Bu fotoğraflardaki bendim annem ve babam, bu ev… Nasıl olur diye düşündüm.

Yukarıdan dış kapının açılma sesiyle irkildim. Kulağımı yukarıya verdim. Bu ses annemle babamındı koşarak yukarıya çıktım. Farketmemiştim ama gözlerim dolmuştu. Annemle babam endişeyle bana bakıyordu.

“Burası neresi ben niye hiçbir şey hatırlamıyorum?” dedim titreyen sesimle.  Annem olanı biteni her şeyi uzun uzun anlattı. Büyük bir kaza geçirmişiz yaşadığım şeyleri ertesi gün hatırlamıyorum ve bunun için yanımda seni yani bu ses kayıt cihazını gezdiriyormuşum hergün yaşadıklarımı kaydedip bir sonraki gün dinleyeyim diye. Duyduklarıma dayanamayıp tekrar ve tekrar yıkılmıştım. Aslında bunu daha önce hiç yüzüme böyle söylememişler. Ama bende daha önce hiç böyle olmamışım.

Evet çok üzüldüm ama asla yıkılmadım sonuçta bunu benimle birlikte yaşayan insanlar var. Ne olursa olsun güçlü kalmak ve savaşmak her şeyden önemli. Sonuç olarak ‘Zorluklar aşılmak için var’.

(Visited 66 times, 1 visits today)