Hıdırellez gecesi, herkes dileğini tutarken ben de içten bir şey diledim. Hayalim bir gün gerçek olsaydı dünyalar benim olurdu. Sabah uyandığımda dileğimin gerçekleştiğini öğrendim ve o anki mutluluğumu kelimelerle anlatmam imkânsızdı. Hemen koşarak anneme söylemek için evin merdivenlerinden yukarı çıktım ama annem yoktu. Odalara baktım, seslendim… Yine yok. O sırada telefonuma gelen bir mesaj dikkatimi çekti:
“Okyanusun orada buluşalım, gecikme.”
Bir an duraksadım. Ne demekti bu? Tereddüt etmeye vaktim yoktu. Hemen üstümü değiştirip okyanusa doğru yürümeye başladım.
Okyanusun girişinde büyükçe bir tabela vardı. Üzerinde şu yazıyordu:
“KORKUSUZSAN GİR.”
İçimde hem merak hem biraz korkuyla adımımı attım. Su yükseldikçe yükseldi, neredeyse boğazıma kadar gelmişti ama ilginç bir şekilde hiçbir şey hissetmiyordum. Ne ıslaklık, ne soğukluk, ne de korku… Suyun içinde yürümek, sanki başka bir dünyada olmak gibiydi.
Tuzlu suyun içine tamamen gömüldüğümde nefes alabildiğimi ve net görebildiğimi fark ettim. Evet, kulağa imkânsız geliyor ama gerçekti. Biraz yüzdüm ve karşıma ışıl ışıl parlayan ihtişamlı bir şato çıktı. Büyülenmiş gibiydim. Girişe doğru yaklaştım. Kapının hemen önünde görkemli bir taht duruyordu. Tahtın üstünde oturan kişi ise babamdı! Bana gülümsüyordu.
O an anladım ki artık dileğimin tam içindeydim.
Peki dileğim neydi?
Benim dileğim, okuduğum bir kitaptaki karakterin ailesinden biri olmaktı. Evet, kitapta geçen bir dünyanın içine girmekti hayalim ve oldu!
Size kardeşimi tanıtayım: Percy. Evet, o Percy. Kendisi benim gibi bir yarı tanrı ve ikimiz de suyu kontrol edebiliyoruz.
Bu benim dileğimdi ve gerçekleşti.
Belki size bir rüya gibi geliyor ama hissettiklerim, gördüklerim tamamen gerçekti.
Kim bilir, belki sizin de bir gün dileğiniz gerçekleşir.
O zamana kadar inancınızı kaybetmeyin.
