O sabah çok heyecanlıydım çünkü okulda beden eğitimi dersi vardı. Mustafa ve ben beden eğitimi dersini çok severiz. Annemle Şemsi Paşa Medresesine yürüdük. Yol boyunca cıvıl cıvıl kuş sesleri duyduk. Çünkü bahar gelmişti ve kuşlar yeni yavrular çıkartıyorlardı. Okula gelmiştim. Sınıfıma girdim ve arkadaşlarım beni mutlulukla karşıladı. Hepimiz beden eğitimi dersinin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorduk. Nihayet zil çaldı. Öğretmenimiz geldi ve bu ders bir koşu yarışı yapacağımızı söyledi.
Heyecanla bahçeye koştuk. Hemen sıraya geçtik. Öğretmen bizi gruplara ayırdı ve yarışmanın iki tur olacağını söyledi. En yakın arkadaşım Mustafa ile birlikte grup olmuştuk. Yarış başlangıç çizgisine geçip pozisyonumuzu aldık. Öğretmenimizin düdük sesiyle Mustafa, ben ve diğer arkadaşlarım yarışa başladık. İlk turu Mustafa çok hızlı bir şekilde bitirdi. İkinci tura başlamıştık. Hemen onun arkasında koşuyordum. Birden Mustafa duraksadı ve çimlere doğru yöneldi. Onun yarıştan çekildiğini düşündüm çok şaşırmıştım. Çünkü Mustafa hiç pes etmezdi. Mustafa yol kenarında bir kuş yavrusu görmüştü. Onun tehlikede olduğunu düşünüp ona yardım etmek istemiş. O minik kuşu eline alıp yürümeye başladı. Bu sırada ben onu geçtim ve yarışı birincilikle tamamladım. Öğretmenim beni tebrik etti. Yarış bittikten sonra Mustafa’nın yanına gittim ve ene olduğunu sordum. Yuvadan düşen yavru kuşa yardım etmişti. Bunu öğrendiğimde çok duygulandım ve öğretmenime anlattım. Öğretmenim bunu duyunca birinciliği Mustafa’ya verdi. Bütün sınıf onu gururla alkışladık.
İşte benim en yakın arkadaşım Mustafa Kemal Atatürk olacaktı. O gün o yavru kuşu kurtaran arkadaşım büyüyünce ülkemizi kurtaracak ve bize Cumhuriyeti hediye edecekti.
