Bir zamanlar, bulutların üstünde saklı bir krallık vardı. Bu krallığın adı, Altın Güneş Krallığı’ydı. Krallığın en büyük sırrı ise, gökyüzündeki çiçek bahçesiydi. Bu bahçede, yeryüzünde hiç görülmemiş çiçekler açardı: Güneş Çiçeği, Ay Işığı Laleleri ve Yıldız Sümbülleri gibi. Bu büyüleyici çiçekler, krallığın hükümdarı Kraliçe Serap’ın sihirli dokunuşuyla hayat bulurdu. Kraliçe Serap, bilge ve merhametli bir kraliçeydi. Bir gün krallığının halkından genç bir kız olan Elif, gökyüzündeki çiçek bahçesini görmek istediğini dile getirdi. Elif’in hayal gücü çok genişti ve kraliçenin bahçesindeki çiçeklerin renklerini çizimlerinde kullanmak istiyordu. Kraliçe Serap, Elif’in bu isteğini duyunca çok mutlu oldu ve onu bahçesine davet etti. Elif, gökyüzüne çıkmak için sihirli bir merdivene adım attı ve gökkuşağı renklerindeki basamaklardan yukarı doğru tırmandı. Gökyüzüne vardığında, karşısında hayal ettiğinden bile daha güzel bir manzara vardı. Güneş Çiçekleri altın gibi parlarken Ay Işığı Laleleri gümüş renginde parıldıyordu. Yıldız Sümbülleri ise gökyüzünde parlayan yıldızlar gibi ışıltılıydı. Elif, Kraliçe Serap ile birlikte bahçede dolaşarak çiçeklerin arasındaki renk cümbüşüne hayran kaldı. Kraliçe, Elif’e her bir çiçeğin hikayesini anlattı ve onun çizim defterine birçok yeni renk ve desen eklemesine yardımcı oldu. Elif, orada geçirdiği zamanı hiç unutmadı ve geri döndüğünde, Altın Güneş Krallığı’nın güzelliklerini herkesle paylaştı. Böylece, Elif’in çizimleri tüm dünyada tanındı ve Kraliçe Serap’ın bahçesi efsaneleşti. Gökyüzündeki çiçek bahçesi, hayal gücünün ve dostluğun sihirli bir yansıması olarak, nesilden nesile anlatılmaya devam etti.
Gökyüzündeki Çiçek Bahçesi
(Visited 24 times, 1 visits today)
