Bir sabah uyandığımda herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim. Bunun bir rüya olup olmadığını anlamak için kendime bir çimdik attım. Canım çok acıdı. Demek ki bu gerçekti! Bu süper güç sayesinde mükemmel bir dedektif olabilirdim.
Kahvaltımı yaptıktan sonra okul yoluna koyuldum. Sokak çok kalabalıktı ve gürültü içindeydi. Ama bu gürültü sadece benim için vardı. Neyse ki yanıma kulaklıklarımı almıştım, bir şarkı açtım ve kalan yolu müzik dinleyerek geçirdim.
Okula vardığımda kapıda Türkçe öğretmenimiz duruyordu. İçinden heyecanlı olduğunu duyabiliyordum. Meğer bize bir oyun oynatacakmış. Öğretmenime selam verdim ve sınıfa geçtim. Arkadaşım masanın altında kitap okuyordu. İçinden okuduğu her şeyi duyuyordum. Kitap oldukça korkunçtu; ben bile korktum. En korkunç kısmını okurken kendimi tutamayıp kocaman bir “Ne!” diye bağırdım. Arkadaşım bana dik dik baktı, sonra kitabına geri döndü.
İlk dersimiz İspanyolcaydı. Öğretmenimiz biraz kızgın görünüyordu. İç sesleri duyduğum için, birkaç öğrencinin onu kızdırdığını anladım. Sınıftaki bazı arkadaşlar dersi kaynatmak için hiç susmuyordu. Öğretmenimiz iyice sinirlendi ve sınıftan çıkarak lavaboya gitti.
Sınıfımız 14 kişilikti. Bu kadar az öğrencinin öğretmeni bu kadar kızdırması bana garip geldi. Özellikle Poyraz, hem yanımda oturuyor hem de öğretmeni çıldırtıyordu. Poyraz içinden “Öğretmen bugün tersinden kalkmış.” diye söyleniyordu. Ben dayanamadım ve “Aynen!” dedim. Poyraz şaşırarak “Sana neler oluyor? Sen iç sesimi mi duyuyorsun da cevap veriyorsun?” diye sordu. Tam cevap verecektim ki müdür yardımcımız geldi ve öğretmenimizin nerede olduğunu sordu. Bilmediğimizi söyledik.
Teneffüs zili çaldı ama öğretmenimiz hâlâ gelmemişti. Okulda onu aradık ama bulamadık. Sonra oyun oynamak için dışarı çıktık. Parkta küçük bir çocuk ağlıyordu. Ne olduğunu merak edip yanına gittik. Sorduk ama cevap vermedi. İçinden “Neden hep ben? Neden hep bana hesap soruluyor? Neden?” diye dertleniyordu. Arkadaşlarının onu üzüp üzmediğini sordum, onayladı. Artık ders zamanı gelmişti ve onu sınıfa götürdük.
Okul bitince eve yürüyerek döndüm. Acaba bu yetenek beni yardımsever olmaya mı yöneltiyordu? Bunu asla öğrenemeyecektim. Ama bugün çok eğlendiğim kesindi. Ah! Bu arada İspanyolca öğretmenimiz sadece odasına gitmiş ve biraz ağlamış. Umarım bu gücü hiç kaybetmem ve bana özel kalır.
Görüşmek üzere!
