İç Sesler

Bir sabah uyandığımda herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim. Bir an bunun rüyamda olduğunu düşündüm ama gözlerimi tekrar kapatıp açtığımda sesler hâlâ oradaydı. Kafamın içinde, etrafımda, her yerdeydi düşünceler. Kafamdaki bunca ses varken kendime gelmem neredeyse imkansızdı.

Bir an kafamı boşaltmaya çalıştım ama hemen ardından annemin sesini duydum. “Bugün alışverişe gitmem gerek. Yemeği yine unuttum. Akşama misafir geliyor. Çok işim var ama bütün bunları nasıl yetiştireceğim? Her zaman bir şeyler eksik oluyor.” diye düşünüyordu. Ses çok net geliyordu sanki annem yanımdaydı. Gözlerimi açtım, yatak odamdaydım ama annem yoktu. Paniklememek için derin bir nefes aldım. Sonra okuldan bir arkadaşımın sesini duydum: Bu sınavı geçmem gerek ama nasıl çalışacağım, bunca şeyi bu kadar zamanda nasıl ezberleyeceğim?

Kafamda bir karmaşa başlamıştı. Birisi sürekli bir şeyler düşünüyor, sürekli bir şeyler planlıyordu. Herkesin korkuları, endişeleri ve beklentileri tek tek kafamı kurcalıyordu. Yavaşça onları birbirinden ayırmaya çalışıyordum ama sesler o kadar yoğun bir şekilde karışmıştı ki bir düşünceden diğerine geçmek imkansızdı.

Bir an için seslerin arasında kaybolmuşken, sessizlik geldi. Ama bu sessizlik, diğerlerinden çok farklıydı. O kadar derindi ki içimde bir şeyin eksik olduğunu hissettim. Birdenbire, birinin iç sesini duydum. Benim iç sesimdi bu. Ne düşündüğümü duydum. Korkumu, kaygımı… Hepsi aynı anda dışarı çıktı. Bunu hissedebiliyordum.

İç seslerin karmaşasında fark ettim ki bu yetenek bir hediye değil, bir yük. Artık sadece kendi düşüncelerim değil, başkalarının da yüklerini taşıyordum. Ama bu yük, bir yanda da bana insanları daha derinlemesine anlama fırsatı sunuyordu. O sabah belki de insanları daha iyi anlamanın, onlarla daha fazla empati yapmanın, onları daha fazla hissetmenin başka bir yolunu keşfetmiştim.

(Visited 5 times, 1 visits today)