Bir sabah uyandığımda, herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim. Her sabah olduğu gibi annem, kardeşimle beni servise bindirmeden önce kazasız belasız gitmemiz için içinden dua ediyordu. Ben de “Suluğumu ve beslenmemi aldım mı?” diye kendi kendime düşünürken, bir anda serviste tanıştığım arkadaşım Ceyda’nın iç sesi kulağımda belirdi. Üzgün üzgün bir şeyler söylüyordu.
Ona “Ne oldu?” diye soracaktım ama kimseye insanların iç seslerini duyabildiğimi söylememiştim. İçimdeki bu sırrı bir süre daha gizli tutmaya karar verdim.
Ta ki… o garip şey yaşanana kadar.
Serviste tanıştığım başka bir arkadaşımın da iç sesleri duyabildiğini fark ettim. Çünkü ben içimden “Ben insanların iç seslerini duyabiliyorum.” diye geçirirken, bir anda bakışlarını bana çevirdi. Evet, o da duymuştu.
Adı Ela’ydı. Aynı okula, hatta aynı sınıfa gidiyorduk. Ders sırasında bana değişik şekilde bakmaya başladı. Kimse duymasın diye bana içinden konuşarak sorular soruyordu. Bu durumdan çok rahatsız oldum. Derse odaklanamıyordum. Öğretmene şikâyet etsem, muhtemelen bana inanmazdı. Üstelik tüm sınıfa rezil olabilirdim.
Cevap vermezsem belki durur diye düşündüm. Bu yüzden ne ona baktım ne de cevap verdim. Ama nafile. Ela içinden konuşmaya devam ediyordu.
Teneffüse kadar sabredip zilin çalmasını bekledim. Zil çaldığında Ela bana doğru, ben de Ela’ya doğru yürümeye başladım. Yan yana geldiğimizde sonunda konuştum:
“Evet. Ben de insanların iç seslerini duyabiliyorum.” dedim.
İkimiz de birbirimize şaşkınlıkla baktık. Bir süre öylece durduk. Bu yaşadıklarımızı nasıl açıklayacağımızı bile bilmiyorduk.
Sonra bir anda… uykumdan uyandım.
