Yalnızca Maskelerle mi Konuşmalıyız?

Hiç düşündünüz mü, çevrenizden birinin farklı ortamlarda ne kadar değişebileceğini? Ya da bazen insanların niye bir olayı anlatırken örnek verdiklerinde örneği bizzat kendilerinin deneyimlemiş olmasına rağmen bir başkasına ait olaydan bahsediyorlarmış gibi yaptıklarını? Bunun çevredekilerle mi, yoksa insanın kendisiyle mi alakası var? Önceden bu durumun sadece öz güven eksikliğinden kaynaklandığını düşünürdüm, ta ki Oscar Wilde’a ait bir cümleyi duyana kadar. Bu söz, bize ait davranışların altında yatan sebepleri ve topluma olan etkilerini tek bir kelimeyle anlamlı bir şekilde açıklayarak insanda bir farkındalık oluşturuyor bence: “İnsan kendi kimliğiyle konuşurken pek az kendisi gibidir, ona bir maske verilirse gerçeği anlatır ancak.”. Buradaki maske sözcüğü, sadece insanın kimliğini fiziksel olarak gizleyen bir araç olarak görünse de iç dünyamızı tüm şeffaflığıyla yansıtmamızı engelleyen bir bariyer anlamına da gelmekte.

Birçok yönde kullanılmış olan “maske” kelimesi, benim zihnimde öncelikle utanç duygusunu canlandırdı. Çünkü insanlar; genelde maske takmayı eleştiri kaygılarına, reddedilme korkularına veya utanç duygularına bir çözüm yolu olarak kullanırlar. Eğer ellerinde kimliklerini gizleyebilecekleri bir yöntem varsa içsel itiraflarını ve asıl düşüncelerini, aslında olan durumu daha rahat ve öz güvenli bir şekilde anlatabilirler. Bir nevi rahatlık sağlar yani. Ama maskenin kullanılış şekli utanmayı ortadan kaldırmakla kalmamış, aynı zamanda “persona” kavramıyla bir bağlantı kurmayı da amaçlamış diye düşünüyorum. Bu kavram, insanın toplum içinde üstlendiği çeşitli roller ve toplum tarafından beklentiler sonucu geliştirilen yüzleri anlatmak için kullanılır. Önceden de belirttiğim gibi, her insan her yerde aynı biçimde davranamaz; illaki bir yerlerde maskelenen ve başka bir ortamda açığa çıkmayı bekleyen davranışlar vardır. Bu davranışlar bazen toplumun bireye yaptığı baskıdan, bazen ise insanın o an üstlendiği role uymadığından gizlenerek özgün halimizi göstermemizi engelleyebilir. Aynı zamanda anonimliği sağlayan maske, gerek internet dünyasında gerek yüz yüzeyken ortaya çıkabilir. Anonim olmak insana daha samimi ve daha özgür bir alan sağlar. Fakat “görünmeyen yüzümüz” açığa çıktığı takdirde aynı samimilik olmayabilir. Bu tüm olaylar birleştiğinde bir zıtlık oluşuyor aslında. Maske aynı zamanda hem gerçeği saklamış hem de açığa çıkarmış oluyor. Kimliğimiz gizlenirse salt kişiliğimiz, kimliğimiz belliyse de eksik bir karakter söz konusu oluyor. Bu döngünün ise insana kötü etkileri olabilir.

Bazen gerekli olsa da sürekli olarak bir maske altında yaşarsak kendi benliğimizden uzaklaşabiliriz. Sosyal varlıklar oluşumuzla çevremizdeki beklentilere uyum sağlarız, bu uyum ise bizi kendimize ait olmayan davranışlara alıştırır. İçselleştirdiğimiz rol vazgeçilmesi zor bir hale gelirse gerçek ihtiyaçlarımızın farkına varamayabilir, kendimizle bağ kurmakta zorluk çekebiliriz.  Eğer yalnızca maskeyle konuşabiliyor haldeysek bu bir özgürlük değil, yabancılaşma haline gelir. Demek istediğim şu ki maskeler bize bazen gerçek halimizi ortaya koymamızda rahatlık sağlayabilir, aynı Oscar Wilde’ın dediği gibi; ama amacını ve sonuçlarını tam tersine çevirecek kadar kullanmadığımız sürece…

 

(Visited 21 times, 1 visits today)