Adım Ciwano (ya da siz nasıl isterseniz: Civano). Fransa’dan geliyorum. Paris’e yakın, küçük ama tatlı bir köyde yaşıyorum. Size bir sır vereyim mi? 1 Nisan’ı bulan kişi benim. Evet evet, yanlış duymadınız. Bu meşhur “1 Nisan Şakaları” var ya… Hepsi benimle başladı.
Her şey 1564 yılında değişen takvimle başladı. Eskiden yılbaşı 1 Nisan’dı ama yeni takvime göre yılbaşı 1 Ocak olarak değiştirildi. İşte tam da bu karmaşanın içinde, ben devreye girdim. O zamanlar insanlar bu değişikliği pek sevmemişti. Ben de fırsat bu fırsat dedim, birkaç şaka yapayım dedim.
Ama ilk şakalarım pek sevilmedi… Hatta herkes nefret etti desem yeridir. Eh, köyde zaten sinir bozucu biri olarak tanınıyordum. İnsanların bana tepkisi sürpriz olmadı. Ta ki o büyük olayı yaşayana kadar…
Şimdi sıkı durun çünkü bu kısmı anlatmadan olmaz. Önce sizi 1534 yılına, 21 Aralık gününe götüreyim. O gün köyümüze acımasız yağmacılar saldırdı. Savaş kelimesi hafif kalır! Oklar havada birbirine çarpıyordu, öyle bir karmaşa vardı. O günden sonra onlar bizim ezeli düşmanımız oldu.
Yıllar geçti, 1564 yılı geldi çattı. 1 Nisan’da yine şaka yapmaya çalıştım ama kimse gülmedi. Herkes hâlâ bana öfkeliydi. Tam o sırada… yağmacılar yeniden saldırdı!
Köyde büyük bir korku hâkimdi. Herkes panik içindeydi… Ben hariç.
O an aklıma harika bir fikir geldi. Hemen yere muz kabukları attım. Ve inanın, yağmacılardan biri o muzlardan birine bastı ve komik bir şekilde yere kapaklandı! Ben kahkahaya boğuldum. Ardından köy halkı da birer birer gülmeye başladı. O an herkesin korkusu azaldı, umutları tazelendi.
İşte o an, 1 Nisan’ın gerçek gücü ortaya çıktı. O gün, şakanın sadece eğlence değil, bir direniş şekli olabileceğini herkese gösterdim.
Ve böylece… 1 Nisan şakaları bir gelenek haline geldi.
Adım Ciwano. Sinir bozucu bir köylüydüm belki… ama aynı zamanda 1 Nisan’ın mucidiyim.
