Güneş, Milano’nun gökdelenler arasından yükselirken Piazza del Duomo’nun üstünde incecik bir holografik sis dalgalanıyor. Şehrin klasik taş mimarisiyle dijital dokular iç içe geçmiş durumda. 2050 Moda Fuarı, bu yıl tarihi bir anıtın gölgesinde değil, havada süzülen bir platformda gerçekleşiyor: “La Moda Volante”.
Yerden 30 metre yukarıda, şeffaf karbonfiberle kaplı yapay bir ada gibi duran bu devasa podyum, ziyaretçilerini yer çekimsiz moda deneyimlerine hazırlıyor. Girişte iris taramasıyla kimlikler doğrulanıyor, her katılımcıya kişisel bir AI stil danışmanı eşlik ediyor. Dijital kıyafetler, katılımcıların artırılmış gerçeklik gözlüklerinde canlı olarak şekil değiştiriyor. Kumaş diye bir kavram artık çok geniş bir anlam taşıyor; bazı parçalar hafıza metallerinden, bazıları ise biyolojik dokulardan oluşuyor. Hatta bir defilede, modellerin üzerindeki giysiler ruh hallerine göre renk ve doku değiştiriyor. Podyumun tam ortasında, bir tasarımcının “zamanın dokusunu giymek” temalı koleksiyonu sergileniyor. Elbiseler, izleyicilerin gözlerinin önünde dalgalanarak yavaşça 2020’lerden 2050’lere uzanan estetik bir evrim geçiriyor denimin nostaljisiyle plazma ipliklerin gelecekçiliği bir araya geliyor. Seyirciler arasında robot stil danışmanlar, sanal influencerlar ve sadece hologramla katılım sağlayan binlerce dijital izleyici var. Hatta bazı davetliler, defileyi Mars’tan holografik canlı yayınla izliyor. Moda artık yalnızca kıyafet değil; bir deneyim, bir teknoloji gösterisi.
Fuarın sonunda dev bir ekran “Gelecek Şimdi Başlıyor” yazısıyla aydınlanıyor. Kalabalık alkışlıyor ama bu alkış sadece tasarıma değil, insan yaratıcılığının zamanla yarışan hayal gücüne…
