O gün, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geleceği gündü. Mavi gözleriyle şehre adım atacak, sarı saçları rüzgarda dalgalanacaktı. Ancak onun gelişi sadece bir rastlantı değildi. Bunu, o ve birkaç asker arkadaşı çok iyi biliyordu. Ankara’nın başkent oluşu da tesadüf değildi.
Ben ise o günü bir halk çocuğu olarak anlatmak istiyorum. Mustafa Kemal Paşa’nın geleceğini önceden duyurmuşlardı. Biliyordum ama yine de heyecanlıydım. O sabah babam beni erkenden uyandırdı. Tek bir nedeni vardı: Mustafa Kemal Paşa’yı görmek.
Babamla birlikte, onun geleceği söylenen yere vardığımızda, hem biz hem de oradaki herkes büyük bir heyecan içindeydi. Günlerdir adını duyduğumuz Mustafa Kemal, artık Ankara’ya, bizim memleketimize gelecekti.
O geldiğinde önce herkesin dili tutuldu. Ardından, coşku dolu bir bayram havası başladı. Korolar, şiirler… Herkes elinden gelenin en iyisini yapmıştı. Mustafa Kemal Paşa için hazırlanan bu karşılama, onun değerini yürekten hissettiğimizin bir göstergesiydi.
O gün, hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Asla unutamayacağım bu anı, daima yüreğimde yaşayacak.
