Bir paralel evrende inşaat mühendisiydik ve bize bir şehir tasarlamamız söylendi. Bizim şehrimiz şöyleydi: İçinde bolca ağaç bulunan, doğayla iç içe bir yaşam alanı tasarladık. Metrolar, binaların arasına inşa edilmiş yollar üzerinden geçiyordu. Şehirdeki okullarda daha geniş oyun alanları, büyük futbol sahaları ve çocukların keyif alacağı küçük tepeler bulunuyordu.
Şehir merkezimiz, Tokyo’yu andıracak şekilde ışıl ışıl ve renkliydi. Panolar ve ışıklar, merkeze canlılık katıyordu. Ayrıca şehrin üst kısmında, alt kısmıyla benzer bir düzen oluşturduk. Yukarıda da aynı aşağıdaki gibi hissedecek, bu sayede kalabalığı daha iyi yönetebilecektik.
Çocuklar için pek çok oyun alanı tasarladık. Şehrin ortasından geçen bir nehir vardı ve üst geçitlerden aşağı kaydıraklarla inilebiliyordu. Kedilerimiz için ise yeraltında özel bir şehir tasarladık. Bu alanda onların ihtiyaçlarını karşılayacak her şey vardı.
Arkadaşlarımız için şehrin farklı yerlerinde küçük tepeler yer alıyordu. Bu tepelerde “küçük tepe” oyunu oynayabiliyorlardı. Ayrıca, şehirde çok eğlenceli aquaparklar, müzeler ve kütüphaneler bulunuyordu.
Bu fikrimizi sunduğumuzda oldukça beğenildi, ancak daha fazla geliştirmemiz gerektiği söylendi. Görevimizi tamamladıktan sonra artık dinlenmeye çekilebilecektik.
