Zamanı Kaybetmek

Hayat, bir koşu yolunda ilerler gibi hızla geçip giderken, zamanın ne kadar değerli olduğunu çoğu zaman fark etmeyiz.

İnsan, bazen o kadar yoğunlaşır ki günlük işleriyle, ona verilen her dakikayı kendisi için değil, başkaları için harcadığını unutur. O an, geleceğin ve anın sorumlulukları birbiriyle çakıştığında, zaman nasıl da hızla geçer ama insana hiç tat vermeyen bir şekilde. Fakat bir gün gelir, her şeyin nasıl geçip gittiğini fark etmeye başlarsınız. Çocuklar büyür, işler birikir, hayaller bir kenara itilir. Zamanın, her an biraz daha fazla kontrolü ele geçirdiğini hissedersiniz. Bir sabah, erkenden kalkıp işe gitmek için hazırlandığımda, evdeki eski saatin tik takları kulaklarımda çınlamaya başladı. Yavaşça duvardan sesler gelirken bir zamanlar her sabah göz attığım bu saati, artık neredeyse hiç fark etmiyordum. Sanki artık her şeyi yerli yerinde yapıyormuşum, alışıyormuşum gibi geliyordu. Sanki her gün aynı günü yaşıyordum. İçimde bir boşluk hissi yer edinmiş, yerinden kıpırdamıyordu. Saat kendini hâlâ aynı şekilde gösterse de ben zamanın hızını hissetmeye başlamıştım. İçimdeki boşlukları fark edince hayatın aslında benim değil, zamanın kontrolünde olduğunu anladım. O andan sonra her şey farklılaştı. Hızla geçip giden bu zamanı, elbette geri alamazdım. Ama bundan sonra onu daha iyi kullanmak, doğru zamanda doğru şeylere odaklanmak için bir karar verdim.

Zamanı yönetemeyen, sonunda zaman tarafından yönetilir.

(Visited 15 times, 1 visits today)